Değerli avcı arkadaşlar evet özel avlağa gerek var. Ülkemizde av hayvanlarının korunması ve üremesiyle ilgili bilimsel çalışmalar daha yeni yeni başladı. Yaban hayatında ava çıktığınızda bugüne kadar kaç orman denetleme memuruna yada ormancılık bakanlığı denetleme ekiplerine rastladınız ben 40 yıldır avlanıyorum hiç rastlamadım. Av hayvanlarının doğal ortamlarında avlanan avcıların limitlere uyup uymaması kendi vicdanına ve sportmenlik anlayışına kaldı. Hepiniz avcı büyüklerinizden duydunuz, limitsiz avlandılar. ''Çantacı'' diye bir tabir duydunuz mu?. Çantacı vurulan avı taşıyan avcı çırağıydı. Eski avcılar yanlarında çantacı taşır fazla fazla vurup ya dağıtır ya lokantalara satarlardı. Bu bizzat yaşlı avcılarla yaptığım röportajlardan edindiğim bilgilerdir. Genç avcılara bu bilgiler hayal mahsülu gelebilir. Ama biz 50 yaş üstü avcılar işte o bahsettiğim kuşaktaki avcılarla avlandık ve onların anılarını dinledik; kaydettik.
Bugünkü durum ne, çok değişen birşey yok. Hala gece farla tavşan avı yapılıyor hala geceden teyp kuruluyor ve birçok yasak av tekniği uygulanıyor.
Ülkemizde yoğun bir şekilde yazlık inşaası var, yazın birkaç ay oturulan bu yazlıklar kuş populasyonunun ekosistemine zarar veriyor. Doğal alanların tarıma açılması, tarım ilaçları av hayvanlarının üreme ve gelişmesi için birer engel.
Birçok ülkede av kırma tüfekle yapılıyor yada yarı otomatik tüfeklere takoz zorunluluğu getirilmiş halde-bizde de var ama denetleyen kim, sadece avcının kendi etik değerleri ve sportmenlik anlayışı ve vicdanı bu denetimi yapıyor. Ve ne yazıkki her tüfek taşıyan avcı değil. TEİŞ bölge müdürü bir avcı arkadaşım, tellerdeki kuşlara ateş edildiğinden her yıl bakır tel tamirine inanılmaz rakamlarda para harcadıklarını söylerdi.
Yani avcımız denetlenmiyor, herkes sportmen avcı değil, av hayvanlarımızın üreme alanları nüfus artışımıza endeksli olarak azalıyor, av hayvanları üretimi için devlet teşviki yok denecek kadar az-sadece harç pulu ve vergi yatırıyoruz, sembolik olarak her yıl belli dönemlerde cuzi sayıda keklik ve sülün doğaya salınıyor ama bunlar için merelara yem bırakılıyor mu? Belli değil. Kınalı keklik, çil keklik, sülün, bıldırcın, gibi yerde ve çalıda yuva yapan av kuşlarınının ve tavşanların doğal düşmanları, karga, gelincik, tilki gibi, üremesi kontrol ediliyor mu? Belli değil.
Bu durumda av hayvanları üretme çiftlikleri ve özel av sahaları doğanın dengesini bozmadan biz avcıların avlanma sporunu yapmamıza bir çözüm olarak görülüyor. Zaten gelişmiş ve sanayileşmiş birçok ülkede av neredeyse hemen hemen özel av üretim sahalarında yapılıyor. Fransa gibi avcılık sporunun yaygın ve av denetiminin çok ciddi yapıldığı ülkelerde bile -yaban domuzu bile- özel avlak prensibiyle sürdürülüyor. Yaban domuzu yavruları doğal ortamdan alınıyor insanla temas etmeyecek şekilde büyütülüyor, doğaya salınıyor sadece yaşı ve üreme kapasitesi azalmış erkek bireyler avlanacak şekilde sürek avları düzenleniyor. Çil keklikler doğala yakın tekniklerle üretiliyor, üremelerine engel olabilecek tilki, porsuk, gelincik gibi hayvanlar ortamdan alınıp uzak bölgelere götürülüyor ve bir av üreme çoğalma istasyonu yapılıyor ve avcılar bu çil keklikleri avlıyor.
Doğanın dengesini bozmaktansa av hayvanı üretim istasyonları ve özel av alanları aracılığıyla avlanmayı kıdemli bir avcı ağabeyiniz olarak uygun bulduğumu ifade ediyorum. Rastgelsin. Saygılarımla.