TURKIYE AVCILARI VE ATICILARI FORUMU

AVCILIK, AVLANMA METODLARI, DOĞADA YAŞAM BİLGİLERİ VE AV KÜLTÜRÜ => HABİTAT, EKOSİSTEM VE ÇEVRE => Konuyu başlatan: Hakan AKMAN - 12 Eylül 2009, 16:40:05

Başlık: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Hakan AKMAN - 12 Eylül 2009, 16:40:05
Boşa Kürek Çekmek…
« : 08 Eylül 2009, 16:25:57 » Alıntı  

--------------------------------------------------------------------------------

BOŞA KÜREK ÇEKMEK…


Doç. Dr. Kemal KIRIKÇI


Selçuk Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, KONYA.

Sevgili yaban hayat dostları veya sevgili avcılar!

Böyle bir başlangıç bir bilim adamının yazacağı bir yazının girişi olarak bazıları için garip kaçabilir, fakat günümüzde ülkemiz yaban hayatının durumunu gönülden ve samimi olarak düşünen ne yazık ki bir tek sizler kaldınız. Sizlere hiç hak etmediğiniz halde, sizi yaban hayatını bitiren, hayvan katliamı yapan, kendi zevki için canlıları öldüren kimseler diye tanımladığı kişilerin sözlerine aldırış etmeden, yaptıklarınızı reklam etmeden, hiç kimseden alkış beklemeden ve gerektiğinde size karşı söylenen sözleri içinize atarak, bu ülkenin yaban hayatına en önemli katkıyı yapıyorsunuz, yapmaktasınız ve ömrünüzün vefa ettiği yere kadar yapacağınızdan hiç mi hiç şüphem yok!

Birilerinin kulağına  bir bilim adamından  bu sözlerin de gitmesi garip gelebilir. Ancak 17 yıllık bilim dünyamda ne yazık ki gördüklerim bunlar. Ben tüm bilim çalışmalarını ülkemiz yaban hayatının en önemli nesnesi olması gereken keklik ve sülünler üzerinde yapan bir bilim insanı olarak, bu kanaatime yaşadıklarımla geldim. Bilim hayatım boyunca yanıma sadece ve sadece avcılar geldi. Geliş amaçları kendilerinin hiçbir dahli olmasa da fakirleşen yaban hayatımızın tekrar eski zenginliğine kavuşturulması için sadece “Ne yapabiliriz?” sorusuna cevap aramaktı. Slogan ve hamaset üretmekten başka hiçbir şey yapmadıkları halde, sizleri insanımıza katil diye gösterebilmenin peşinde koşanlara inat, siz bu millete av hayatı nedir? Yaban hayatı nedir? Ne faydası vardır? Eksikliğinde ne olur? gibi konularda şimdiye kadar yaptıklarınızın yanında, YABAN TV gibi bir televizyon ile mükemmel yayınlar yapıp, bu milletin yaban hayatı konusundaki eğitim işini de yapıyorsunuz.

Peki siz kimsiniz? Sizin için, sizi tanımayan, bilmeyen veya bile bile kasten yanlış tanıtan kişilerin sözlerini bir tarafa bırakarak şu tanımlamayı yapabiliriz;
Sizlerin en azından benim gözümde bir elma, üzüm veya diğer bir meyve üreticisinden hiçbir farkınız yoktur. Nasıl ki bir meyve üreticisi her yıl meyvelerini hasat eder ve ağaçlarını daha fazla ürün almak için budarsa, ve bu yaptığı budama işinden dolayı ağaç katliamcısı sıfatını falan da kazanmıyorsa, sizler de yaban hayatının hasat ve budama işini yapmaktasınız. Zira avcılığın İngilizce’deki karşılığı “harvesting” yani “hasat”’tır. Hasat yapılmazsa bir ağacın meyvesi veya bir tarlanın mahsulü ne olur? Üstelik sizler bu iş için bırakınız bir ücret kazanmayı, ücret ödeyerek yapmaktasınız. Peki ödediğiniz ücretler ne oluyor?

4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununun, gelirlerin kullanılması ile ilgili 10. maddesine göre “Bakanlık, av ve yaban hayvanlarının korunması, geliştirilmesi ve av ve yaban hayatı yönetimi, avlakların kurulması, bakımı, işletilmesi ve avlanmaların kontrol altına alınması, üretme istasyonları, koruma ve geliştirme sahaları kurulması, yaban hayvanlarının hastalıkları ile mücadele edilmesi, avcıların eğitilmesi, avcılığın ve av turizminin geliştirilmesi için Döner Sermaye İşletmesinde bu kanun uyarınca toplanan gelirin tamamını kullanır” denmektedir. Yani ister sizlerden toplanan her türlü gelir, isterse av turizminden elde edilen gelirler olsun toplanan tüm ücretlerin tamamının, bu ülkenin av ve yaban hayatının korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir şekle getirilmesi amacıyla kullanılması bu kanunun emridir. Peki bu işi yapmakla yükümlü olanlar ne yapmaktalar? Doğrusunu söylemek gerekirse, belki de bu sefer size çok garip gelecek ama, bu işi biraz bilen bir insan olarak söylüyorum, ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Ama yazımın başlığına dönecek olursak ne yazık ki, boşa kürek çekerek. Peki nasıl mı boşa kürek çekiyorlar, dilimin döndüğünce anlatayım.

Bakanlık 1969 yılından beri sülün, 2001 yılından beri keklik üretip tabiata saldığını, 2001 yılından beri 140.000 adet keklik ve sülünün üretilip tabiatla buluşturulduğunu ifade etmektedir. Hatta son yıllarda bu işe Tarım Müdürlükleri de katılmış, özel işletmelerden satın alınan keklikler süne mücadelesi amaçlı olarak tabiata salınmaktadır. Fakat keklik ve sülünlerin salınmasında kesinlikle bu işin kurallarına ne yazık ki uyulmamaktadır. İlk yıllarda salım işlemleri “-ki bir tanesine de ben katıldım ve gördüklerime inanamadım”, kümesten, kafesten alınmış olan kekliklerin direk salınacak bölgeye bırakılması şeklinde yapılmaktaydı. Fakat son yıllarda salımı yapılacak olan keklik ve sülünlerin volyerlerde yerleştirileceği bölgeye alıştırılarak salındığı söylenmektedir. Peki bu yeterli mi? Hayır! İster volyerlerde tabiata alıştırılarak bırakılsınlar, isterse alıştırılmadan bırakılsınlar, yapılan iş kesinlikle bu ülkenin tilki, sansar, kurt ve çakallarını besleme işinden başka bir şey değildir. Bu şekilde isterse yılda 1 milyon adet keklik ve sülün salınsın, elde edilecek sonuç kocaman bir “0”’dır. Zira bu işlerle ilgilenen herkesin bildiği gibi, bir araziye gerek keklik veya gerekse sülünlerin salınmasında birinci şart, o bölgenin yırtıcılarının sayısının düşürülmesi ve kontrol altına alınmasıdır. Bu işin ise ülkemiz avcısının desteği alınmadan yapılmasının imkanı ve ihtimali yoktur. İşte asıl problem de buradadır.

Milli Eğitim Bakanlığının öğretmenler olmadan yapacağı iş neyse, hakim ve savcılar olmadan Adalet Bakanlığının yapacağı iş neyse, avcılar olmadan, onların desteği alınmadan, onlara söz hakkı vermeden ilgili bakanlığın Av ve Yaban Hayatı Dairesinin yapacağı iş de o kadar olacaktır ve sonuçta boşa kürek çekilecektir. Yani avcılarımızdan, av turizminden elde edilen gelirler heba edilecektir.
Peki yapılması gereken nedir?
 
Birincisi, av ve yaban hayatı ile birinci derecede ilgilenen kurumlarla, siz ne yazık ki farkında değilsiniz ama Türkiye’nin belki de en büyük sivil toplum kuruluşu olan ve içinde ülkemizin en geniş sosyolojik yelpazesini oluşturan sizlerin yani avcıların iletişim eksikliğini, “BİZ ve ONLAR” düşüncesini bırakarak gidermek olmalıdır. Av ve yaban hayatında çalışanların, üstelik makam ve mevkisi her ne olursa olsun, görevlerinin ülkenin av-yaban hayatına ve avcısına hizmet etmeleri olması gerektiğini bilmeleri ve buna göre davranmalıdırlar. Zira yine İngilizce’de memur kelimesinin karşılığı “public cervant”’tır, yani dilimize çevirecek olursak, “halkın hizmetçisi” veya buradaki özel anlamıyla “avcının hizmetçisi”’dir. Avcılar ise av yaparken, veya av-yaban hayatı ile ilgili her işlerinde av-yaban hayatının gelişmesi ve zenginleşmesi için emek harcayanların, emeklerinin boşa gitmemesi için her türlü kanun, yönetmelik, sınırlama, yasaklama ve hatta örf, töre, anane, gelenek ve göreneklere göre de hareket etmelidir.
                        
İkincisi, araziye ister keklik, ister sülün veya her ne salınacaksa salınsın, arazinin yırtıcı sayısının o bölgedeki avcı dernekleriyle iletişime geçilerek, yardımlarının alınarak azaltılması veya kontrol altına alınmasıdır. Bu iş ise av-yaban hayatı çalışanlarına düşmektedir. Ben bunu gönül rızasıyla yapmayacak olan bir Türk avcısını tanımıyorum, tanımak da istemem veya ona avcı denilir mi, denilmez mi sizlerin vicdanına bırakıyorum.

Üçüncüsü ise, bu ülkede yaşayan herkesin tüm hücrelerinde hissetmesi, farkında olması gereken şey hepimizin aynı gemide olduğudur. Bizler, yani bu ülkede şu anda yaşayanların amacı, ülkemizin her imkanından bencilce, azamice yararlanıp sonuna kadar tüketmek değil, ülkemizin şu andaki imkanlarının çocuklarımızın ve torunlarımızın bizlere emaneti olduğunu bilmemiz ve bu emaneti geliştirip, zenginleştirerek çocuklarımıza miras bırakmak olmalıdır.

... DEĞERLİ AV VE DOĞA SEVER DOSTLAR BAŞKA BİR SİTEDE GÖRÜP İNCELEDİĞİM VE BEĞENDİĞM BİR MAKALEYİ SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM LÜTFEN OKUMADAN GEÇMEYİN....
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: E.Özkan DEMİR - 12 Eylül 2009, 19:00:55
paylaşım için sağol çok güzel anlatım olmuş  Sayın Doç. Dr. Kemal KIRIKÇI gerçektende doğruları söylemiş ama birde en yukarıdakiler dinleyip ona göre hareket etseler böylece salınan kuşlar boşa salınmış olmaz selamlar
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Murat BENLİOĞLU - 13 Eylül 2009, 04:01:51
ah bunları birde o kendilerini dogaya katkıda bulunduklarını sanan ve bizden aldıkları paralarla çakallara tilkilere yabani etcil hayvanlara yem yapan görevlilere sesimizi duyurabilsek besle kümeste tavuk gibi sal araziye saldıktan sonrada kim bakıyo saldıgımız hayvanlara noldu diye avrupada hersene milyonlarca sülün keklik vb hayvanlar avlanılmakta ama en ufak sekilde nesli tükenmemekte deveye hendek atlatmak bizimkilere söz anlatmaktan kolay paylaşım için teşekkürler
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Bilal ARABACI - 13 Eylül 2009, 08:58:05
Harika bir yazıymış.
Paylaşim için teşekkürler.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Hasan ŞENÖZ - 13 Eylül 2009, 10:03:05
Bu güne kadar yazılanlar ve anlatılanlar boş deyil ama esas ilgili mercilerin anlaması gerek. Ben yaptım oldu mantığıyla hareket ediliyor. Salınan kuşları televizyonda görmüştüm. Ucmaktan bi carelerdi. Ucsun diye havaya atıyorlardı. Zavalı kuş düşmemek için kanat cırparak yere düşüyordu. Yani ucma yeteneğini kazanmamış kuşları salıyorlardı meraya. Kuşlar sekerek bi araya toplandılar. Daha sorada hayırlı olsun diyerek ayrıldılar oradan. Fırsatcı vatandaşlar gidip toplıya bilirlerdi o keklileri veya Tilkinin ve sansarın besin kaynağı olmuşlardır kesin onca emeğe yazık. Selamlar     
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: N.Fazıl BÜYÜKKEÇECİ - 13 Eylül 2009, 11:21:07
Paylaşım için teşekkürler...
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Kemal TÜTÜNCÜ - 13 Eylül 2009, 11:34:38
Paylaşım için teşekkürler.... Umarım başkalarıda okurda birşeyler anlamaya çalışırlar...
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Yakup ŞENTÜRK - 13 Eylül 2009, 15:26:51
Bu anlamlaı yazıyı okuması ve ders alması gerekenlerin de görüp özümsemesi dileğiyle...
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Yener HACIOĞLU - 13 Eylül 2009, 15:27:45
Bir bilim adamının düşünceleri sözün bittiği yerdir.Bizler için bir senettir.Teşekkür ederiz sayın,Doç.Dr. Kemal KIRIKÇI umarım sayılarınız gün geçtikçe artar.Avcıya kulak tıkayanlar bilim karşısında neler söyleyecekler oda merak konusu...
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Hakan CANDAN - 13 Eylül 2009, 15:58:32
cok güzel bir yazi olmus ancak sizin bu dediklerinizi kim ders alip anliyacak.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Hüsnü DİLMEN - 15 Eylül 2009, 12:30:23
ben bu yazıya başka bir sitedede cevap yazdım buradada yazma ihtiyacı duyuyorum.
MALESEF BU KONUDA BİRŞEY GÖZARDI EDİLİYOR. BU KISIM ÇOK ÖNEMLİ.

DOĞAYA SALDIĞINIZ KUŞLAR ÜREME KABİLİYETİNE SAHİP DEĞİLLER.!!!!!!!!!!!!!!!!!

ÇÜNKÜ KULUÇKA MAKİNASINDAN ÇIKTIKLARI İÇİN YUMURTANIN ÜSTÜNE YATMIYORLAR. DOLAYISIYLA  YİNE BOŞA KÜREK ÇEKİYORSUNUZ.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Sami ZEYBEK - 15 Eylül 2009, 12:39:06
Çok güzel yazı teşekkür ederiz hocam bilgilendirme için
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Hakan AKMAN - 15 Eylül 2009, 13:13:29
ben bu yazıya başka bir sitedede cevap yazdım buradada yazma ihtiyacı duyuyorum.
MALESEF BU KONUDA BİRŞEY GÖZARDI EDİLİYOR. BU KISIM ÇOK ÖNEMLİ.

DOĞAYA SALDIĞINIZ KUŞLAR ÜREME KABİLİYETİNE SAHİP DEĞİLLER.!!!!!!!!!!!!!!!!!

ÇÜNKÜ KULUÇKA MAKİNASINDAN ÇIKTIKLARI İÇİN YUMURTANIN ÜSTÜNE YATMIYORLAR. DOLAYISIYLA  YİNE BOŞA KÜREK ÇEKİYORSUNUZ.
SN.DİLMEN o sitedede yorumunuzu okumuştum son derece haklısınız yerel sitemiz YABAN FORUM.COM da çok fazla kişiye ulaşım şansı az olduğu için TÜRKİYEMİZİN en kapsamlı av ve avcılık sitesinde çok değerli bulduğum bu makaleyi paylaşarak daha çok kişiye ulaşma düşüncesiyle hareket etmiştim  umarım yararlı olabilirim... SELAMLAR...
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Alpaslan KAMER - 23 Şubat 2010, 22:29:02
Bilgilendirme için teşekkürler.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: TURGAY YILMAZ - 14 Mayıs 2012, 22:00:58
Ülkemizin yerli kuşu olan sülünlerin Avrupa ve Amerika'da yerli olmamasına rağmen inanılmaz seviyede üretilmiş olması sanırım bu kuşların doğada üreme kabiliyetlerine büyük bir işaret olsa gerek. Eğer bizim yetkililerimizde işi kurallarına göre yaparlarsa inananın ülkemizin sayı olarak en fazla av kuşu Sülün olabilir. Ama bunun için herkese görev düşüyor en başta da devlete.. İnşallah ileri zamanlarda sadece özel avlaklarda sülün avlamak zorunda kalmayız...
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: TURGAY YILMAZ - 15 Mayıs 2012, 14:57:06
http://www.birdlife.org/datazone/speciesfactsheet.php?id=272&m=1 (http://www.birdlife.org/datazone/speciesfactsheet.php?id=272&m=1)

bu adreste dünya sülün popülasyon bilgisi mevcut. "Introduced" demek sonradan ilgili yerlere salınarak oluşturulmuş demek, "native" ise yerel demek. Ülkemizde yerel ancak yok denecek kadar az, USA ve Avrupa'ya sonradan salınmasına rağmen çok fazla. Dünyadaki sayısı da inanılmaz fazlaymış, kınalı keklik sayısının neredeyse 30-40 katı.
Bu arada yukarıda ismini verdiğim site incelemeye değer...
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Fatin ÇATIKKAŞ - 15 Mayıs 2012, 14:58:25
eline emeğine sağlık hocam.gönlümüzün tercümanı oldunuz.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: TURGAY YILMAZ - 15 Mayıs 2012, 20:14:24
bizim saldığımız sülünler çok evcil.. Böyle olmaz...

Pheasant Propagation and Junior Pheasant Hunting Opportunties (http://www.youtube.com/watch?v=j0vjxsYf6Xo#ws)

Biga Sülün Salımı. (Yaban Tv Belgesel) (http://www.youtube.com/watch?v=fNpjgrlju9s#)

Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Seçkin BİLTEKİN - 16 Mayıs 2012, 12:56:38
Arkadaşlar iki videoyu birbiriyle karıştırmamak gerekir.Birinci videoda kuşlar üretimhaneden getiriliyor ve az sonra avcılar tarafından avlanması için araziye salınıyor.İkinci video da ise muhtemelen uzak bir mesafeden araca yüklenmiş ve uzun süre kafeste kalmış kuşlar doğal bir ortama bu alanda yaşamaları ve üremeleri için salınıyor.Uçamamaları doğal bir sonuç.
Birinci video aynen Uşak'taki avlağın çalışma şekli gibi.Tabi son derece kaliteli bir süreç içinde yürüyor herşey.Üretimhanenin; bir kuluçkahanesi,bir bu üretilen kuşların yaşam alanları ve bir de bu kuşların avlandırıldığı bir avlak sözkonusu.Kuşlar araziye avlanmaları için salınıyor bu arazide yaşasınlar üresinler diye değil.Tamamen ticari bir düzenek.Tavuk çifliklerinde üretilen tavukların kesimhaneye gitmeleri gibi burada avlağa gönderilerek avcılara bir bedel karşılığında avlandırılıyor.Bu kuşlar ne kadar doğal davranışlarını gösterebilir ve ne kadar iyi uçar sa avcı için o denli zevkli hale geliyor süreç.Burada yırtıcılarla mücadele,kaçak avcıyla mücadele vb.sorunlar yok.Parayı veren düdüğü çalıyor.Dünyanın hemen heryerinde sülün avlakları bu modelle işletiliyor.Sülün salarak veya keklik salarak bir avlak oluşturulacaksa kaçınılmaz olarak modelin bu olması gerekiyor.
Gelelim ikinci modele bir alana 1000 tane keklik veya sülün saldınız.Bu keklikleri yırtıcılarala mücadele ederek ve kaçak avcılıkla mücadele ederek korudunuz ve iki yıl ava o alanı kapattınız.Hadi herşey yolunda gitti ve bu alandaki kuş sayısı iki katına çıktı.Günlük limitin 4 keklik olduğu ve yurt geneli avlanma puluna sahip bir avcının isteği yerde avlanma özgürlüğü olduğu  bir ülkede bu 2 bin kuşu nasıl koruyacaksınız.Otobüslerle gelen avcı grupları bu bölgeyi en fazla 3 hafta için de talan eder.Ya avcının gözünü doyuracak kadar bir salımı ülkenin her yerinde yapacaksınız ya da bir kota getireceksiniz ya da karşılığında bir bedel alacaksınız.Bu üç alternatifin de kendi içinde ayrı ayrı sıkıntıları var.
O nedenle arkadaşlar birinci videodaki sistem paralı olmasına rağmen uygulanabilir ve  sürdürülebilir bir model maalesef.Biz avcılar her ava gittiğimizde illaki bir şeyler avlayacaksak tabiatın bizim hızımıza yetişmesi imkansız.Sürecin içine paralı avlakların girmesi kaçınılmaz bir sonuç olacak maalesef...
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: TURGAY YILMAZ - 17 Mayıs 2012, 10:41:22
Bu konuda çok tecrübeli birisi değilim. Dediğiniz gibi birisi avlanmak için salınan sülünler ancak bizim saldığımız sülünlerin de biraz daha hareketli ve yabani olması gerekmez mi? Sonuçta bunu devlet desteklemedikçe ve laf olsun diye değil sonuç odaklı yapmadıkça değişen bir şey olmayacaktır.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Sabri KARAOĞLU - 17 Mayıs 2012, 15:35:26
Paylaşım için sağol çok güzel anlatım olmuş  Sayın Doç. Dr. Kemal KIRIKÇI gerçektende doğruları söylemiş

MALESEF BU KONUDA BİRŞEY GÖZARDI EDİLİYOR. BU KISIM ÇOK ÖNEMLİ.

DOĞAYA SALDIĞINIZ KUŞLAR ÜREME KABİLİYETİNE SAHİP DEĞİLLER.!

ÇÜNKÜ KULUÇKA MAKİNASINDAN ÇIKTIKLARI İÇİN YUMURTANIN ÜSTÜNE YATMIYORLAR. DOLAYISIYLA.
böylece salınan kuşlar boşa salınmış oluyor selamlar
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Volkan KÖYDEMİR - 17 Mayıs 2012, 23:18:15
Sülün avı 1936 dan beri yasak ama bu Allah'ın emri değil. Üzerinde ayet yok. Keçi ve geyik bile artık avlanabilirken sülünün yasak olma anlamı yok. Hatta yasak olduğunda sadece kaçak avlananlara yaradığını biliyoruz. MAK toplanacak ve sülün avı yasak değil diyecek, hepi bu. Ama bunu demek için de önceden planlamaları yapmak lazım.

Sülün kendini keklikten bile daha iyi savunabilen bir kuş diye biliyorum. Bir kere sürü halinde değiller. sürüyü kıstırır gibi avlanamaz. Ağaçlarda tünedikleri için gece yırtıcılarından da uzak durabilirler. Yavru sayıları da keklikten çok galiba. Daha başka da çoğalmaları için sebepleri var. Konuyu pek bilmiyorum ama bunca yıldır yasaksa biraz da biz avcıların uğraşmamasından bence. Yoksa salınabilir ve yerleştirilebilir ve sonra avlanabilir.

Avcıyım ama her avcıyım diyene güvenmiyorum. Bir ben değil, çoğumuz güvenmiyordur. Otobüsle keklik avı ve bıldırcın için teyp konularını okuduğumda güvenmemek için yeterli sebep bulabiliyorum. Onun için, üzülerek söylüyorum, özellikle devlet avlağı mı deniyordu, şu bu sene başlayan uygulama için; işte o alanlarda sülün daha kolay korunup, avlanabilir. Eğer avcılar kendi avlarına(ama bencil olarak değil) sahip çıkmazlarsa bi şey çoğaltamayız da, düzgün avlayamayız da. Akıl akıldan üstündür. İsteyen önerisini yazsın. Belki çözüm buluruz. Saygılarımla
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Volkan KÖYDEMİR - 17 Mayıs 2012, 23:28:32
Bir de, üstteki yazdıklarım aslında konu ile tam ilgili değildi. Konuyla ilgili olarak ise, daha önceki senelerden de en üstteki konudan haberim vardı. Mesela Tayfun Büyükoğlu yanılmıyorsam, avlak işleticisi. Bu konuları oldukça iyi bilir ve bilgilerini paylaşmıştı. Yukarıdakilere benzer şeyler paylaşmıştı. Keklik veya sülün, her neyse, çiflikte yetiştirilip salındığında malesef yırtıcı besini oluyor ve çiflikte kazandıkları hastalık ve ağır ilaçlarla doğayı da olumsuz etkiliyorlarmış. İnsandan uzak ve gece volyerlerde alıştırılmaları bir yere kadar kabul edilebilir ama daha iyisi -anladığıma göre- bşka yerlerden yabani olanların "yetişkinlerini" nakledip çoğalmalarını beklemek imiş.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Bülent KOCA - 18 Mayıs 2012, 08:50:26
Yazmayayım yazmayayım diyorum ama bir kişi de çıkıp demiyor!
Arkadaş, yetkilliler salıyorsa biz de zahmet edip sahip çıkalım;boşa kürek çekilmiş olmaz diye...
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Fatin ÇATIKKAŞ - 18 Mayıs 2012, 11:03:24
salınan kuşların hiç bir kaçma yeteneğine sahip olmadığını hepimiz görüyoruz.nerden gelirlerse gelsinler biraz yabanilik olan kuş can havliyle kaçabildiği kadar kaçar.bu kuşlar ancak yırtıcılara yem olur bir tanesi bile üreyemez.kimse iddaa etmesin.
  bir yemek sırasında milli park yetkiliside aynı şeyleri söyledi.bende popülasyonun çok olduğu yerlerden yetişkin bireylerin yakalanıp salınmak istenen yerlere salınması gerektiğini söylediğimde bana ''devlet yasak olan şeyi yani yakalamayı yapmaz dedi''.
   biz boşuna uğraşıyoruz bu iş eninde sonunda hep bize yani avcılara patlıyor.

Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Özhan KELEŞ - 18 Mayıs 2012, 15:14:50
Yaklaşık 25 sene önce çulluk avı yaptığımız Polonez ormanlarına sülün salımları yaptılar,daha sonra bu bölge ava yasaklandı.
Saldıkları sülünlerin uçma kabiliyetleri olmadığı gibi birde insana o kadar alışıktılarki avucuna mısır alan Polonez ormanlarının yolaklarında sülünleri gerek besledi gerekse iç etti.
Şimdi ise o bölge aradan uzuuuuun yıllar geçmesine rağmen hala ava kapalı ve sülünden eser yok.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Nuri ÖNEL - 18 Mayıs 2012, 16:55:12
Arkadaşlar forumun diğer bölümlerinde zaman zaman aynı konu üzerinde yazdım ama tekrarda fayda var gibi.
Salma keklik veya sülünle doğaya hiç bir katkı sağlıyamıyoruz. Yapılanlar hep iyi niyetli zaten avcıdan başka doğaya sahip çıkan yok. Ama arkadaşlar hep iyi niyet kurbanı oluyoruz. ben yıllar önce bu işi kendim münferit olarak denedim. yılda 3000-4000 kelik ve birazda sülün yetiştirdim.ama şunu gördümki besleme kuşlarla olmuyor. bir kere bu kuşların çoğunda bağırsak enfeksiyonu var. daha yumurtadan çıkınca 48 saat içinde antiniyotik vermezseniz kuşların %90 nı kaybediyorsunuz. antibiyotik verince %90 kurtuluyor ancak taşıyıcılıkları devam ediyor.
anaçlardan bile yumurtaya geçiyor. nekadar siteril ortamda yaratsanız yumurtadaki enfeksiyonu temizliyemiyorsunuz. bu kuşları salarsanız antibiyotikle kendilerini kurtarıyorsunuz ancak taşıyıcılıkları devam ettiğinden dolayı doğayıda kirletiyorlar. o bölgedeki doğal kuşlara bulaştırıyorlar ve bu doğal kuşların sonu oluyor, veya doğadakilerle eşleşince onlardanda doğacak palazaların yaşaması mümkün değil. ve doğayı bitiriyorsunuz. kuş salınan yerlere bakın hepsindede az da olsa olan doğal kuşlarda kalmadı. İspanyada bu iş çok profesyonel yapılıyor salınan kuşlar ve palazlar için yapılan suluklar var belirli periyotlarda bunlar aşılanıyor. nerde bizde takip hiç yok. onun için olması mümkün değil. YABAN TV de reklam yapan çiftlikler özel veya devlet inanamayın arkadaşlar sakın oralardanda kuş alıp salmayın doğanızı kirletmeyin. Aksini itiraz edenle buradanda tartışmaya açığım. bu enfeksiyon için Ankara ziraat fakültesinden Dç.Dr. du ozaman Ö.Faruk ASLAN beyle çok çalışma yaptık, ama başarıya ulaşamadık. ki   Ö.faruk bey konusunda çok çok hakim bir hocamızdı. yumurtaları Ankara'ya gönderdim. hocam kendi kuluçka makinasında çıkardı. dediki çıkanlara antibiyotik vermeden yaşatamazsın.Ozaman ben bu işi bıraktım.
bu iş de diyelimki hastalığı aştık, kekliklerin beslenmesi protein ihtiyacı ve uçma yeteneklerini kaznılması gerek. piyasadaki hiç bir yem rasyonu bunu tutumuyor. ben Ö.Faruk hocamın rasyonuna göre İzmir Pınar yem de hazırlatıyordum. palazlar kesinlikle 42-49 gün arasında salınması gerek aksi takdirde palaz lar bu günden sonra evcilleşiyorlar, palazların ısınması ışık'ta lamba ile yapılmamalı. aksi takdirde saldıklarınız kuşlar akşam köye yakın elektrik direklerinin altında toplanıyor. 21 .nci günden sonra yem rasyonu değişmeli ve kuşlar  uçma yeteneklerine kazanması için geniş volierlere alınması gerekir. Salınan sahada zararlılardan temizlenmesli.
Sonuç olarak arkadaşlar bu iş olmuyor sakın ki doğaya kuş salmayı salacaksınızda doğu anadaoluda bol olan yerlerden tutularak doğaya salınmasının uygun olacağı kanısındayım. Sülün de hemen hemen aynı zaten özhan bey söylemiş polenezde şimdi sülünden geçilmemesi gerekir. bırakın orayı 50-60 yıldır Samsun Terme'de olması gerekir sülün  üretme sahası var . olsaydı buradaki sülünler anadoluya yayılırdı sülünden geçilmezdi. Ama bakın üretme isatayonun müdür yardımcısı elemanları arabaları devletin maaaşlı elamanlarıyla doludur. ama sülülkeri gören yok.
Neyse arkadaşlar bu işi tam profosyonelce yapılıp takibi olursa belki başarı olur ama maalesef antibiyotiksiz olmuyor.
Sonuç da doğa gibisi yok.
Çok uzun oldu ama yazmak gereği duydum.
hepinize RAGELE
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Özhan KELEŞ - 18 Mayıs 2012, 17:30:55
Nuri abi;
Bilgi paylaşıldıkça değer kazanır.
Bildiklerinizi aktarmanız gelecek nesil için zemin hazırlar alt yapı oluşturur.
Siz üşenmeden yazdınız bizler içinden ders çıkarttık teşekkürler.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Volkan KÖYDEMİR - 18 Mayıs 2012, 18:12:56
Nuri Bey elinize sağlık. Sizin bu işle ilgilendiğinizi bilmiyordum veya hatırıma gelmemiş olmalı. Aklıma takılan bir noktayı aydınlatmanızı rica edeceğim. Çiftlikte yetişen kuşlar bağırsak hastalıklarına ne şekilde yakalanıyorlar? Çiftlikten bulaşmıyor görünüyor. Yumurtadan çıktıktan sonra bile hastalıklı oluyorsa, anasından geçiyor olmalı. O da büyük anasından vs. Doğru mu? O halde bu hastalığı olmayan bir çift kuş tutulup yine çiftlikte çoğaltılsa olmaz mı?

Yoksa yabani olanda da hastalık var mı? Yoktur gibi geliyor?
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Nuri ÖNEL - 20 Mayıs 2012, 10:35:03
Volkancım dediğiniz doğru ya ortamdan alıyorlar malum çokluğun olduğu yerde örneğin tavuk çiftlikleri gibi koruyucu önlemler almazsanız kendi pisliğinden ve ortamından oluşuyor. tavuk çiftliklerinden aldığımız tavuklarında farkı yok. küçük çoçuklara yedirirseniz ishal olurlar, çünkü yemlerine varıncaya kadar kimyasal yem v.s.
ikincisi ise damızlıklardan yumurtaya geçmesi. damızlıkları mümükün olduğunca ayırdık ve bakıma aldık. sağolsun Ö.Faruk beyde bana çok yardımcı oldu ancak damızlıklardan bu mikrobu temizleyemdik. anneden yumurtaya geçiyor ve çıkınca antibiyotik olmazsa yaşıyamıyor. acaba makinadan veya ortamdamı mikrop var diyerek ankara fakülteye gönderdim. Ö.Faruk hoca dezenfekte bir ortamda çıkardığı palazlarda aynı mikrobu taşıyorlar. antibiyotik vermezseniz 48 saat içinde ölüuorlar.
dediğiniz gibi çok temiz damızlıklardan üretim yaparsanız ve özel protein li yem rasyonu ile büyüterek uçma yeteneğini kazandırısanız neden olmasın. ama ben ispanyadaki üretme alanına ait bir video seyrettim belirli periyolarla özel sulaklarını ilaçlıyorlar.
Türkiyede ilk çiftlik için gelen damızlıklar yanılmıyorsam Yunanistan ait sakız adasından dan getirildi. zaten bu kuşların alaları bizim kekliklerden bir çizgi fazladır. ve Türkiyeye'de %90 nı buradan yayıldı. ve bu hastalık şimdi bence tüm türkiyede.  ama hala iyi niyetle salmak isteyen çok. 1994 yılında mersinden bir avcı arkadşım la konuşurken dediki bu sene bizim meralarda kuş ölüsü çok bulduk acaba dediki neden. benim üretimle ilgilendiğimi biliyordu. kuş saldınızmı dedim evet klübümüz bu sene kuş saldı nerden aldınız dedim bahsettim aynı çiftlikten dedimki geçmiş olsun. anlatınca oda pişman oldu.ama olan olmuştu.
İstanbulda durusu çiftliğinede  palaz ve sülün vermiştim o yıllarda. hattta şimdi avlak üyemiz olan Tayfun Büyükoğlu da benimele aynı görüşte oda başarılı olmıyacağını söyledi. çünkü doğru birtane
Arkadaşlar tüm bilgilerimi yem rasyonlarımı herşeyi paylaşırım bilgi paylaşıldıkça büyür.
Arkadaşlarımdan soru sormak isteyen herkesle bilgi paylaşırım.
Selamlar
RASGELE
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Volkan KÖYDEMİR - 21 Mayıs 2012, 22:13:19
Nuri Bey ellerinize sağlık, bana yetecek kadarını öğrendim. Konuyla ilgili her şeyi de öğrenmek isterim ama önce umut olması lazım. Umut da malesef zayıfmış. Elimizde ilaçlarla kuşların peşinden gezsen bir türlü, çiftlikten salıp vursan başka türlü. Olmaz değilse bile zahmetli, örgütlü ve paralı çalışmak gerek. Yine şimdilik aklıma yatan, Bozcaada falan gibi bir yerde vahşi olarak üremelerini temin edip, arada sırada oralardan gerekli yerlere keklik veya sülünleri taşımak. Daha aklıma gelen bir çözüm de yok. Federasyonlar bu işleri organize etseler ve bilgi ve teknik konuları yürütse ve kulüpler de onlardan alıp salsalar falan filan diyorum ama... En azından bundan sonra kim keklik falan salacağım derse mani olur, ikaz ederim. Yabanı olduğu gibi korumak çok mühimmiş.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Mustafa DEMİRTAŞ - 21 Mayıs 2012, 22:34:06
Volkancım dediğiniz doğru ya ortamdan alıyorlar malum çokluğun olduğu yerde örneğin tavuk çiftlikleri gibi koruyucu önlemler almazsanız kendi pisliğinden ve ortamından oluşuyor. tavuk çiftliklerinden aldığımız tavuklarında farkı yok. küçük çoçuklara yedirirseniz ishal olurlar, çünkü yemlerine varıncaya kadar kimyasal yem v.s.
ikincisi ise damızlıklardan yumurtaya geçmesi. damızlıkları mümükün olduğunca ayırdık ve bakıma aldık. sağolsun Ö.Faruk beyde bana çok yardımcı oldu ancak damızlıklardan bu mikrobu temizleyemdik. anneden yumurtaya geçiyor ve çıkınca antibiyotik olmazsa yaşıyamıyor. acaba makinadan veya ortamdamı mikrop var diyerek ankara fakülteye gönderdim. Ö.Faruk hoca dezenfekte bir ortamda çıkardığı palazlarda aynı mikrobu taşıyorlar. antibiyotik vermezseniz 48 saat içinde ölüuorlar.
dediğiniz gibi çok temiz damızlıklardan üretim yaparsanız ve özel protein li yem rasyonu ile büyüterek uçma yeteneğini kazandırısanız neden olmasın. ama ben ispanyadaki üretme alanına ait bir video seyrettim belirli periyolarla özel sulaklarını ilaçlıyorlar.
Türkiyede ilk çiftlik için gelen damızlıklar yanılmıyorsam Yunanistan ait sakız adasından dan getirildi. zaten bu kuşların alaları bizim kekliklerden bir çizgi fazladır. ve Türkiyeye'de %90 nı buradan yayıldı. ve bu hastalık şimdi bence tüm türkiyede.  ama hala iyi niyetle salmak isteyen çok. 1994 yılında mersinden bir avcı arkadşım la konuşurken dediki bu sene bizim meralarda kuş ölüsü çok bulduk acaba dediki neden. benim üretimle ilgilendiğimi biliyordu. kuş saldınızmı dedim evet klübümüz bu sene kuş saldı nerden aldınız dedim bahsettim aynı çiftlikten dedimki geçmiş olsun. anlatınca oda pişman oldu.ama olan olmuştu.
İstanbulda durusu çiftliğinede  palaz ve sülün vermiştim o yıllarda. hattta şimdi avlak üyemiz olan Tayfun Büyükoğlu da benimele aynı görüşte oda başarılı olmıyacağını söyledi. çünkü doğru birtane
Arkadaşlar tüm bilgilerimi yem rasyonlarımı herşeyi paylaşırım bilgi paylaşıldıkça büyür.
Arkadaşlarımdan soru sormak isteyen herkesle bilgi paylaşırım.
Selamlar
RASGELE


nuri abinin tesbitlerine aynen katılıyorum... yıllarca keklik salımı  yapılan ve yasaklanan  ilçemdeki mera geçen yıl ava açıldı,dört avcı üç köpek ögleden akşama kadar aramamıza ragmen tek kanat dahi görememiştik... hatda bu merayı niye açmışlarki süresiz ava kapatsalardı daha iyi olurdu diye arkadaşlara espri yapmıştım.... tanıdık çobana sordugumuzda buranın iki sürü kekligi vardı ava açılınca bu iki sürü keklikte artık görünmez oldu demişti..... demekki iki sürü yıllarca üç sürü olamamış..... bencede doguda kekligin çok oldugu yerlerden yakalanarak diger bölgelerimize salım yapılmasıdır... dogu ve güneydogu bölgelerimizden nekadar yakalama yapılırsa yapılsın çok kısa sürelerde eklilenlerin yeri dolar....
böyle hastalıklı kuşlarla yabanda olanında kökü yakın zamanda kurur......
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Muhammet KALYONCU - 24 Mayıs 2012, 22:04:12
ben bu yazıya başka bir sitedede cevap yazdım buradada yazma ihtiyacı duyuyorum.
MALESEF BU KONUDA BİRŞEY GÖZARDI EDİLİYOR. BU KISIM ÇOK ÖNEMLİ.

DOĞAYA SALDIĞINIZ KUŞLAR ÜREME KABİLİYETİNE SAHİP DEĞİLLER.!!!!!!!!!!!!!!!!!

ÇÜNKÜ KULUÇKA MAKİNASINDAN ÇIKTIKLARI İÇİN YUMURTANIN ÜSTÜNE YATMIYORLAR. DOLAYISIYLA  YİNE BOŞA KÜREK ÇEKİYORSUNUZ.


Bir arkadaşın linki göndermesiyle eski bir konuyu görmüş oldum.Ufak bir düzeltme yapacağım.

Yukarıdaki bilgi doğru değildir.Kuluçka makinesinden çıkması yada anne altında çıkması hiçbirşeyi değiştirmez.Keklik vs. tüm kuşlarda kuluçkaya yatma genlerinde var olan bir özelliktir.Bu özelliklik kimi zaman ( kafes-kümes ortamında) bastırılır ve kuluçkaya yatmaz ama gerekli şartlar oluştuğunda kuluçkaya yatarlar.
Makinede çıkan kekliğe kafes ortamında dahi doğal ortamı sağlanırsa kuluçkaya yatacaktır.Bu şekilde makine kekliklerinin kuluçkaya yattığına çokkez şahit oldum.Aynı şekilde sülününde.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Hüsnü DİLMEN - 26 Mayıs 2012, 13:03:41

Bir arkadaşın linki göndermesiyle eski bir konuyu görmüş oldum.Ufak bir düzeltme yapacağım.

Yukarıdaki bilgi doğru değildir.Kuluçka makinesinden çıkması yada anne altında çıkması hiçbirşeyi değiştirmez.Keklik vs. tüm kuşlarda kuluçkaya yatma genlerinde var olan bir özelliktir.Bu özelliklik kimi zaman ( kafes-kümes ortamında) bastırılır ve kuluçkaya yatmaz ama gerekli şartlar oluştuğunda kuluçkaya yatarlar.
Makinede çıkan kekliğe kafes ortamında dahi doğal ortamı sağlanırsa kuluçkaya yatacaktır.Bu şekilde makine kekliklerinin kuluçkaya yattığına çokkez şahit oldum.Aynı şekilde sülününde.


**Kuluçka makinesinden çıkması yada anne altında çıkması hiçbirşeyi değiştirmez** sözünüze katılmıyorum. anne altından çıkan herzaman yumurtaya yatıyor. ama kuluçka makinasından çıkanın yumurta üstüne yatması % 1 veya 2 dir.
400 e yakın kuluçka makinasından  keklik çıkardık ne beslendiği ortamda nede doğada yumurtaya yatmadı.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Volkan KÖYDEMİR - 26 Mayıs 2012, 17:24:46
Muhammet Bey hemen yukarıdaki notunu yazmadan önce de aynı onun gibi düşünüyordum. Yani yazdıkları bana da doğru geliyor. Şu sebeple, civciv yumurtadan çıkana kadar kendini neyin sıcak tuttuğunu bilmez. Diğer bir husus, komik gelebilir ama, yeryüzünde yaratılan ilk kuşların bir çift olduğunu düşünürsek, onlar yumurtadan çıkmamış veya en azından başka bir tavuk gurka yatmamış olmalı. O halde genlerinde varolan bir şey. Tavukların da gurk olanı ve olmayanı var diye hatırlıyorum. Neyse kısa tutayım, doğal ortamında bir değilse ikincide yumurtaya otururlar bence. Eğer oturmuyorsa, ihtimal, anası yumurtadan çıkacak yavrunun sağlıklı olmayacağını hissetmesi mümkün. TV de miydi, bir yerde hayvanların bazen yavruları ölüme terk ettiklerini öğrenmiştim.

:) Yine de yazdıklarım bilgili yazılar değil. Yatıyorsa yatmıyorsa sebebi nedir bir bilen vardır umarım. Vakit olunca bunu araştıracağım zaten.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Nuri ÖNEL - 27 Mayıs 2012, 10:47:45
Arkadaşlar kuluçkadan çıkan yavruların doğada kuluçka yatıp yatmıyacağı konusunda  benim terettütlerim var. şöleki
Yıllar önce Ankara'da hayvanat bahçesine getirilen Pointerler devamlı kafes hayatı yaşadıklarından av hassasiyetlerini kaybetmişlerdi, 1980 li yıllarda olsa gerek Ankarda'ki usta avcılar bu köpeklerden alınan yavruların av yapmadıklarını söylemiştİler. Aynı şekilde dalmaçyalı köpeklerin asıllarının av köpekleri olduğu ancak süs köpeği olarak beslenmeye başladıklarından artık soylarında av hassasiyeti olan köpekler kalmadı.
İrlanda seterelerde aynı yola doğru gitmekte ve av hassasiyeti olan köpekler azalmakta olduğunu okuyup duymaktayız. Bu örneklerde olduğu gibi 20-30 yıl belkide daha fazla kafes hayatı yaşayan nesillerde hep yumurtlamaya yönlendirlmiş öyle beslenmiş ve yaşama şartları öyle ayarlanmış olduğu için kuluçka hassasiyetlerini kaybettiklerini inanıyorum. Tavuklardada yumurta damızlıkları hep bu yönde yetiştirlip şartlandırıldıklarından kuluçka yatmaları diye bir olasalık yok. alın bırakın büyük kümes ortamına yumurtlar ancak kuluçka yatmaz.
Çiftlik keklikleride böyledir. Belki bunların içinden bir kısmı doğada uygun ortam ve şartları bulursa kuluçka yatabilir, ama yatanların sayısını çok az olacağı kanısındayım. Ama örneğin doğadan bulunan yumurtaların tavuk altında veya kuluçka çıktıktan sonra doğaya salın %100 nün kuluçkaya yatacağına eminim. Hatta doğadan tutulan kekliklerin büyük kümes ve uygun örtülü ortamlarında kuluçkaya yattığını da görmüştüm.
Bunlar benim tecrübelerim, okuduklarım ve takip ettiklerimden  çıkardığım sonuçlardır. bilgisi olanlar varsa ve paylaşırlarsa faydalı olacaktır.
Hepinize RASGELE
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Volkan KÖYDEMİR - 27 Mayıs 2012, 16:00:13
Az önce biraz araştırdım. Şimdilik kuluçka makinesinden çıkan tavuklarının doğal kuluçkaya yatıp yatmayacağıyla ilgili bulduğum yazıyı paylaşmak istiyorum. Tavuk bile doğal haline döndüğüne göre keklik ve sülün daha çabuk dönebilir diye düşünüyorum. Kekliklerle ilgili olarak da araştırıp bulduğumu ekleyeceğim.

Bahçenizde tavuk besliyorsanız her tavuğun kolayca kuluçkaya yatma özelliği kazanmadığını bilirsiniz. Yumurta yaparlar o kadar. Civciv çıkarmak için tavukların kuluçkaya yatma özelliği kazanmasına Anadolu halkı “gurk olmak” diyor. Bir yumurta döneminin bitmesi ile tavukların gurk olması gerekir ama genelde olmazlar. Çoğu tavuk besleyen kişi bu sorundan şikâyetçi. Bir tavuğun kuluçkaya yatması için o tavuğun içgüdülerinin harekete geçmesi lâzım. Bunu nasıl sağlayabilirsiniz aşağıdaki bilgiler yardımcı olabilir.

Tavuklar ne zaman gurk olur?
 Genelde bütün türler gündüzlerin uzadığı zamanlarda, en çok ilkbaharda gurk olurlar. Yani ocak ayı ile beraber gündüzler uzamaya, geceler kısalmaya başlar. Bu hal 21 hazirana kadar devam eder. Temmuzdan itibaren tavukların gurk olması zayıf ihtimal. Fakat yine de kuluçkaya yatmayabilirler. Sebebi, kapalı yerlerde bulundurulup sabahın ilk ışıklarından mahrum olmalarıdır.

Haziranın sonu ile gurk olma sezonunun kapanması gerekiyor ama bazı türler bunun dışındadır: Mesela Hint tavukları yaz kış her zaman gurk olabilirler. Türkiyede Horoz dövüşü meraklılarından başka neredeyse hiçkimse hint tavukları beslemek istemez. Çünkü kndi hemcinsleri ile dahi bir arada bulunamayacak kadar geçimsizdirler; genelde dişi – erkek çiftler halnde beslemek gerekiyor. Bir de hint tavukları kendi civcivleri varken çok fazla saldırgan olur, diğer tavukları ve kendisine ait olmayan civcivleri öldürür. Bu yüzden hint tavuğu beslemek akıllıca bir iş değildir. başka bir yazımda gurk olma özellikleri hint tavuklarınıki gibi olan ama uysal ve geçimli tavuklardan bahsedeceğim. Sonraki sayfadan okumaya devam edebilirsiniz:

Yumurtalar yok oluyorsa yeni yumurtalar üretilir
 Evet, doğada böyledir. Yuvasında yumurta yoksa kuş kuluçka özelliği kazanmaz. Neslini devam ettirebilmek için bünyesi yeni yumurtalar üretmeye koyulur veya sonraki yılı bekler. Kuşun içgüdülerinin kuluçkaya yatma özelliğine yönelmesi için yumurtladığı yumurtalar yuvada mevcut olmalıdır. Tavukların kuluçkaya yatma içgüdülerinin körelmesinin bir sebebi de budur.

Tavuğun yumurtaya ilgisi
 Yumurta yapmak üzere olan bir tavuğa dikkat ederseniz, folluktaki örnek yumurtayı gördüğü anda o yumurta sahte olsa bile içgüdülerine etki ediyor. Tavuk follukta gördüğü yumurtaya şefkat gösteriyor. Yumurtayı gagasıyla ilgiyle evirip çevirip üstüne oturduktan sonra uzanabileceği yakınlıktaki samanları vesaireyi kendisine çeker, çevresini kuş yuvası gibi sıcak tutucu hale getirmeye çalışır. Yumurtasını yaptıktan sonra ise her şeyi unutup oradan ayrılıyor çünkü yumurtlama dönemi bitmemiştir, daha yumurtlanması gereken yumurtalar vardır.

Kuluçkaya kabiliyetli tavukları seçmeli
 İnsanlar yumurtaları aldığı için evcil tavuklarda kuluçkaya yatma içgüdüsü biraz körelmiştir. Yeniden canlandırmak gerekiyor. Bunun için uygun bir tavuk seçmelidir. Genetik yapısı dejenere olmuş aylarca devamlı yumurtlayan tavuklardan değil, yumurtlama dönemleri birkaç haftada biten, yumurtlamaya birkaç hafta ara veren tavuklardan seçmek gerekir. En iyileri eti için yetiştirilenlendir. Bir de dövüş horozu meraklılarının iftiharla yetiştirdikleri Hint tavukları yaz kış kuluçkaya yatabilir.

Kuluçkaya yatma içgüdüsünü canlandırmak
 O tavuğun diğer tavuklardan ayrı özel bir kümesi ve folluğu olmalı. Hem tavuğunuz size yabancılık duymamalı. Elinizden yem yemeye alıştırın bunu sık sık yapın. Kümesine sizden başka insan ve kedi, köpek yaklaşmamalı ki yuvası olan kümesinde sadece sizi dost bilmeye zar zor alışmış tavuk, kümesinin sadece kendisine ait olduğunu ve güvenli olduğunu anlayabilsin. Yaptığı yumurtaları almamalısınız. Alacaksanız her defasında gerçeğinden ayırt edilemeyen sahte yumurtalar koyun. Zamanla sayısı artan yumurtalar ve “güvenli” yuvası tavuğun içgüdülerini harekete geçirecektir.

Tavukların doğa hasreti ve gurk olamamaları
 Tavukların gurk olamamalarında en önemli etken içgüdülerine uygun yani doğal ortamlarındaki gibi bireysel özel yumurtlama yerinin olmayışıdır. Devamlı diğer tavuklarla aynı yere yumurtlama zorunda olması ve yumurtalarının elinden alınıp yok olup gitmesi tavukların çok da sevdiği bir şey değildir.

Nitekim bazı tavukların kümese değil de çevrede bulabildiği, güvenli sandığı bazı yerlerde eşinerek hafif bir çukur kazarak orayı yumurta deposu gibi kullandıklarına birkaç defa şahit olmuştum.

Çocukluğumda bir arkadaşımın bahçesine yan bahçeden gelen kümes tavuklarından bir tavuğun kuytu bir köşedeki bir çalının dibinde 10 tane kadar yumurta biriktirdiğini görmüştük.

Tertemiz kümesi varken boş bir arsadaki mağara gibi bir yere yumurtalarını bırakan bir tavuğa da şahit olmuşumdur.

Bir akrabamın anlattığı eski bir olay:
 Bu kadın küçük bir çocukken ailesiyle beraber Mersin’in bir köyünde yaşarmış. Bir gün tavuklarından biri kaybolmuş. Haftalar sonra görmüşler ki o kayıp tavuk peşinde bir sürü civcivlerle çıkıp eve dönmüş! Çevrede açıklık yerlerde maki denen çalılıkların dibinde güvenli bulduğu bir yerde yumurtalarını biriktirip kuluçkaya yatmış olmalı.Sponsor Baglantilar
 


Peki tavuklar niçin böyle yaparlar?
 Kabul etmeliyiz ki guruplar halinde yaşayan martı gibi kuşlar dahi aynı folluğu paylaşmazlar. Her dişi kuş kendi yuvasına sahiptir. İşte bu yüzden, kümeslerde ortak folluk kullanmak zorunda kalan ve yumurtaları alınan tavukların içgüdüleri gurk olma özelliğine yönelemiyor.

Doğal ortamda tavuklar toprağa çukur kazarak yumurtalarını orada biriktirirler. Yani yabani tavuk folluğu hiç de insanların hazırladığı folluk gibi değildir. Kuş yuvası gibi yüksekte değildir, yerdedir. Öyleyse folluk kümesin içinde, tavuğun ayak bastığı zeminle aynı seviyeden biraz aşağıda olmalı. Kümes biraz genişçe olmalı. Folluğun kümesin giriş kapısından uzakta, köşede olmasına dikkat edilmeli:
 Yerde kazılmış bir çukur.. içine saman doldurulmuş; bu saman ise kısa kırpık saman değil, kuru uzun otlardan olması daha iyi olur. Tavuk oturduğu zaman çevresini kapatacak, sıcak tutacak gibi çukur ile uyumlu olmalı. Folluğun üstü kapalı olmamalı ama kuru dal parçaları sık birleştirilmiş olup folluğun bir yanından başlayıp üstünden geçerek duvara dayalı bulunmalı. Yani tavuğun oturduğu alan üstten dalların kapattığı üçgen şeklinde olacak. Tavuk sanki doğal ortamda gizli, güvenli bir yer bulmuş gibi bir hisse kapılsın. Kümese fare, yılan gibi hayvanların girememesi için her önlemi almalısınız.

Tavuğun kuluçkaya yatacağı nasıl anlaşılır
 Bir yumurtlama dönemi sona erince o tavuğun kuluçkaya yatması doğanın gereğidir. Tabii içgüdüleri dış etkilerle olumsuz etkilenmiyorsa… Tavuğunuzu iyi tanımalısınız. Her şeyiyle benimseyeceği kendisine ait güvenli bir kümesi olmalı yukarda anlatmıştım. Günün ilk ışıkları ile uyanması gerekir buna da dikkat edileli. Gezip dolaşabileceği, toprakta eşinebileceği küçük de olsa bir bahçe şarttır. Yumurtlama aralıklarını iyi bilmeniz gerekir. Gün aşırı mı yoksa üç günde bir mi.. Ayrıca bir dönemde toplam kaç yumurta yapıyor.. Böylece o döneme ait yumurtaların ne zaman biteceğini anlarsınız. Son günlerde acılı yiyecekler yedirin. Daha önemlisi ise, önceleri protein değeri yüksek yiyeceklerle beslemeli, yumurtadan kesileceği günlerde ani bir değişiklik yaparak buğday, arpa mısır gibi yemler verilmeli. Bu değişiklik hormon değişikliğine de beraberinde getirir ve tavuğun gurk olması ihtimalini büyük ölçüde kuvvetlendirir.

Tavuğun gurk olmasının alametleri
 Genelde bir yumurtlama dönemi bittikten sonra yani yumurtadan kesildiği zaman ve çoğu türlerde bahar aylarında gurk olayı gerçekleşir. İbik rengi açılır pembeye döner. Karın bölgesi tüyleri azalır. Kuluçkaya yatacak tavuğun kan dolaşımı hızlanır, vücut ısısı yükselir. Tavukta iştah kalmamıştır. Devamlı “gurk gurk gurk..” diye sesler çıkarır. O zaman tavuğun kuluçkaya yatacağı anlaşılır. İlkin sahte veya önemsiz yumurtalarla tavuk iki gün denenmelidir. Sebatlı olduğu görülünce esas yumurtalar konur. Yumurta sayısı tavuğun altına rahatça sığacak sayıda olmalı. Fazlasından kaçının. Küçük ve zayıf yapılılarda en fazla 6 – 7, cücelerde daha az, iri cinslerde ise 15 taneye kadar olabilir. İyi cins tavuk yumurtaları bularak folluğa koymalısınız. Bütün yumurtalar aynı günde kuluçkaya konmalı. Bir iki gün sonra yeni yumurta koymayın. Yoksa erken çıkan civcivleri takip eden tavuk gerikalan yumurtaları önemsemez ve kalkar. Kuluçka süresi tam 21 gün yani 3 hafta sürer (birkaç gün uzayabilir). Sonra civcivler çıkar.

Makine civcivi olarak dünyaya gelmiş büyümüş tavuklar kuluçkaya yatmaz mı?
 Yanlış bir inançtır. Onlar da gurk olabilmektedir. Yalnız civcivken ana şefkati ile büyüyen gelişen tavuklar ve horozlar daha akıllı oluyor. Makine civcivlerindeki gözlemlerime göre, bunlar horoz olursa her şeye sinirlenip saldırırlar. Tavuk olurlarsa doğal tavuklara göre özellikle kuluçka süreçlerinde daha aptalca davranırlar. Doğal bir tavuk, kuluçka döneminde yumurtalarına kimseyi dokundurmaz, ayrıca yumurtaları kaza ile kırmamakta daha beceriklidir. Hem yumurtaları altına muntazam yerleştirip açıkta yumurta bırakmamakta daha usta oluyorlar.

Kuluçka için uygun yumurtalar bulmak
 Horozlarla ilişkisi olan tavukların yumurtalarından civciv çıkar. Bir tanıdığınızın tavuğu iyi cins olabilir, iyi yumurta veriyor olabilir. Ama horoz yoksa onun yumurtaları işe yaramaz. Ayrıca yumurtaların bayat olmaması, buzdolabında bekletilmiş olmaması gerekiyor. Bir de sakın yumurtaları ani hareketlerle sallamayın içinden sıvı sesi geliyor mu diye kontrol etmeyin.

Kuluçkaya yatmış tavuğa sağlanması gereken önemli bir şey
 Özelikle son haftada tavuk her gün yumurtaları terk eder, çevrede gezinerek “eşeleneceği” bir yer arar. Tavuğa bu imkân sağlanmalıdır. Eşelenmesindeki amaç tüylerini nemlendirmektir. Çünkü bütün kuşlar gibi tavuklarda da terleme özelliği yoktur. Yumurta kabuklarının yumuşaması için gereken nemi tavuklar tüylerini nemli toprakta nemlendirerek sağlarlar. Kuluçka tavuğunun yumurtalarını bırakıp toprakta eşelenmeye çıkması ortalama 10 dakika sürer. Bu sırada yumurtalar havalanır, biraz da soğurlar. Sonra geri dönen tavuk, yumurtaları gagasıyla evirir çevirir nemli tüyleriyle tekrar üstlerine oturur.


Alıntı : http://www.besiciftligi.com/tavuklarin-kuluckaya-yatma-donemleri.html (http://www.besiciftligi.com/tavuklarin-kuluckaya-yatma-donemleri.html)

Bu konu nette çok yerde var ama esas kaynağını bilmiyorum. Alıntı diye yazan görmedim. Üstüne yatmışlar. Haliyle hatalı yazı varsa sahibi de belli değil  :(

 :(
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: TURGAY YILMAZ - 28 Mayıs 2012, 11:41:00
Bu arada vikipedia'da keklikler hakkında güzel şeyler var. Mesela her zaman söylediğimiz gibi sayılarındaki ciddi azalmaların veya artmaların avcılıkla alakalı olmadığı, üreme zamanlarındaki hava koşullarının asıl etken olduğu dile getirilmiş. Ayrıca sonradan doğaya salınan kekliklerin de ciddi tehlikeler barındırdığı ifade edilmiş. ABD'de hiç olmayan kınalı keklik populasyonu Afganistan ve Nepal'den getirilen vahşi keklikler ile sağlanmış. Sanırım biz de kekliğin ve sülünün(yok ama) bol olduğu yerlerden yakalayıp az olan yerlere salma yolunu tercih etmeliyiz.

http://en.wikipedia.org/wiki/Chukar_Partridge (http://en.wikipedia.org/wiki/Chukar_Partridge)
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Volkan KÖYDEMİR - 28 Mayıs 2012, 22:44:57
Üstteki mesajımda ehli kekliklerin doğal yolla üremeleri için yumurtaya yatıp yatmadıklarını araştıracağımı yazmıştım. Ülkemizden bu konuda kaynağa rastlamadım. Vardır belki ama bulamadım. Yabancı kaynaklara baktım ve bir iki örneğini buldum. Özet olarak, evcil kekliğin evinin bahçesinde "ama follukta değil" yumurtlayıp, üstelik keklik civcivi çıkardıklarını okudum ve fotoğrafları bile var. Anladığıma göre ne keklik ne tavuk follukta oturup gurka yatmayı sevmiyor.

Konuyu bulduğum forum sayfasının bağlantısı: http://www.backyardchickens.com/t/439900/whats-it-like-raising-chukar-partridges (http://www.backyardchickens.com/t/439900/whats-it-like-raising-chukar-partridges)

Forumdaki yazıları ve fotoğrafları buraya koyabilirdim ama içime sinmedi. Yerinden bakılması daha uygun gibi geliyor. Zaten yazılar İngilizce. Dileyen bahçedeki kekliği, yumurtaları vs görebilir. Daha başka konular da var.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Hüseyin BAŞARIR - 18 Şubat 2017, 15:30:03
salınan kuşların hiç bir kaçma yeteneğine sahip olmadığını hepimiz görüyoruz.nerden gelirlerse gelsinler biraz yabanilik olan kuş can havliyle kaçabildiği kadar kaçar.bu kuşlar ancak yırtıcılara yem olur bir tanesi bile üreyemez.kimse iddaa etmesin.
  bir yemek sırasında milli park yetkiliside aynı şeyleri söyledi.bende popülasyonun çok olduğu yerlerden yetişkin bireylerin yakalanıp salınmak istenen yerlere salınması gerektiğini söylediğimde bana ''devlet yasak olan şeyi yani yakalamayı yapmaz dedi''.
   biz boşuna uğraşıyoruz bu iş eninde sonunda hep bize yani avcılara patlıyor.



       En iyisi yabani kuşları yakalayıp olmayan yerler nakletmek. Yaban koyununda bu işi çok güzel yaptılar. Diğer türler içinde başarıyla uygulanabilir..
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Gürcan BAYRAM - 15 Eylül 2017, 00:59:19
Konunun acilmasinin ardindan 8 yil gecmis.benim gibi merak eden arkadaslarda vardir belki.Keklik salimlari hala devam etmekte.peki bu kuslar dogaya uyum saglayip,üreyebildiler mi?Yoksa onca kus her defasinda telef mi oluyor?
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Rıza BOZOKLU - 15 Eylül 2017, 10:22:05
Kastamonu İli İnebolu İlçesi  için  yazıyorum.
Salınan  yüzlerce  keklik ve sülünlerin bazıları  değişik yerlerde  görülmüş ama hemen hemen hiçbiri  üreyemedi.
Şu  an dağı taşı  arasanız  keklik ve sülün bulma ihtimaliniz  çok düşük.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Bahri TUĞRULTEKİN - 15 Eylül 2017, 11:27:23
Arkadaşlar forumun diğer bölümlerinde zaman zaman aynı konu üzerinde yazdım ama tekrarda fayda var gibi.
Salma keklik veya sülünle doğaya hiç bir katkı sağlıyamıyoruz. Yapılanlar hep iyi niyetli zaten avcıdan başka doğaya sahip çıkan yok. Ama arkadaşlar hep iyi niyet kurbanı oluyoruz. ben yıllar önce bu işi kendim münferit olarak denedim. yılda 3000-4000 kelik ve birazda sülün yetiştirdim.ama şunu gördümki besleme kuşlarla olmuyor. bir kere bu kuşların çoğunda bağırsak enfeksiyonu var. daha yumurtadan çıkınca 48 saat içinde antiniyotik vermezseniz kuşların %90 nı kaybediyorsunuz. antibiyotik verince %90 kurtuluyor ancak taşıyıcılıkları devam ediyor.
anaçlardan bile yumurtaya geçiyor. nekadar siteril ortamda yaratsanız yumurtadaki enfeksiyonu temizliyemiyorsunuz. bu kuşları salarsanız antibiyotikle kendilerini kurtarıyorsunuz ancak taşıyıcılıkları devam ettiğinden dolayı doğayıda kirletiyorlar. o bölgedeki doğal kuşlara bulaştırıyorlar ve bu doğal kuşların sonu oluyor, veya doğadakilerle eşleşince onlardanda doğacak palazaların yaşaması mümkün değil. ve doğayı bitiriyorsunuz. kuş salınan yerlere bakın hepsindede az da olsa olan doğal kuşlarda kalmadı. İspanyada bu iş çok profesyonel yapılıyor salınan kuşlar ve palazlar için yapılan suluklar var belirli periyotlarda bunlar aşılanıyor. nerde bizde takip hiç yok. onun için olması mümkün değil. YABAN TV de reklam yapan çiftlikler özel veya devlet inanamayın arkadaşlar sakın oralardanda kuş alıp salmayın doğanızı kirletmeyin. Aksini itiraz edenle buradanda tartışmaya açığım. bu enfeksiyon için Ankara ziraat fakültesinden Dç.Dr. du ozaman Ö.Faruk ASLAN beyle çok çalışma yaptık, ama başarıya ulaşamadık. ki   Ö.faruk bey konusunda çok çok hakim bir hocamızdı. yumurtaları Ankara'ya gönderdim. hocam kendi kuluçka makinasında çıkardı. dediki çıkanlara antibiyotik vermeden yaşatamazsın.Ozaman ben bu işi bıraktım.
bu iş de diyelimki hastalığı aştık, kekliklerin beslenmesi protein ihtiyacı ve uçma yeteneklerini kaznılması gerek. piyasadaki hiç bir yem rasyonu bunu tutumuyor. ben Ö.Faruk hocamın rasyonuna göre İzmir Pınar yem de hazırlatıyordum. palazlar kesinlikle 42-49 gün arasında salınması gerek aksi takdirde palaz lar bu günden sonra evcilleşiyorlar, palazların ısınması ışık'ta lamba ile yapılmamalı. aksi takdirde saldıklarınız kuşlar akşam köye yakın elektrik direklerinin altında toplanıyor. 21 .nci günden sonra yem rasyonu değişmeli ve kuşlar  uçma yeteneklerine kazanması için geniş volierlere alınması gerekir. Salınan sahada zararlılardan temizlenmesli.
Sonuç olarak arkadaşlar bu iş olmuyor sakın ki doğaya kuş salmayı salacaksınızda doğu anadaoluda bol olan yerlerden tutularak doğaya salınmasının uygun olacağı kanısındayım. Sülün de hemen hemen aynı zaten özhan bey söylemiş polenezde şimdi sülünden geçilmemesi gerekir. bırakın orayı 50-60 yıldır Samsun Terme'de olması gerekir sülün  üretme sahası var . olsaydı buradaki sülünler anadoluya yayılırdı sülünden geçilmezdi. Ama bakın üretme isatayonun müdür yardımcısı elemanları arabaları devletin maaaşlı elamanlarıyla doludur. ama sülülkeri gören yok.
Neyse arkadaşlar bu işi tam profosyonelce yapılıp takibi olursa belki başarı olur ama maalesef antibiyotiksiz olmuyor.
Sonuç da doğa gibisi yok.
Çok uzun oldu ama yazmak gereği duydum.
hepinize RAGELE

Üşenmeden verdiğiniz güzel bilgiler için çok çok teşekkürler Nuri bey.
Bizim bölgede bireysel anlamda keklik salanlar oldu. Bu 4 sene devam etti. Her sene toplam 50 150 arası keklik salındı. Tabi bu milli parklarla olmadığı için ava da kapanmadı. Dolayısıyla her sene o bölgede avlandığımız için Popülasyonu takip edebilme olanağımız oldu. Her geçen yıl hızlı bir şekilde  o bölgede keklik azaldı. Tabi ben bu konuda cahilim ancak hiç müdahale etmezken bile keklik bu kadar azalmamıştı. Ancak hastalıktan dolayı yabanileri etkiledigini düşünebilmişken Nuri bey gibi bu işin uzmanları niye dinlenmez anlamış değilim.
Bu arada geçen yıl en son hüsran milli parkların salımı ile yaşandı. Şuan o bölgede çobanlarla irtibat halindeyiz. Kekliğin numunesine dahi rastlanmadığını duyuyoruz. Ayrıca salınan kekliklerin büyük bir kısmı şehrin içine indi. Herkesin evinde 5 ser 10 ar keklik var.  >:D
En güzel çözüm bol olan yerden nakil. Bu da kekliği tuzakla yakalayanlardan kolaylıkla temin edilebilir. Yada hiç müdahale etmeden o bölge 3 yıl ava kapatılsın bu yol ile bile alay alay keklik olacağına eminim. Düşünürseniz o kadar avcı baskısı varken her yıl popülasyon korunuyor. Birde 3 yıl av yapılmaması o bölgeyi ne hale getirir. Düşünmek gerek bilmek gerek. Keklik salımı tarım ilacı kadar doğaya zararlı.
Keşke iş bunlarla kalsa daha doğaya ne şekilde zarar veriliyor zaten biliyorsunuz.
Inşallah çok geç olmadan güzel bir metot bulunur.
Saygılar
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: İbrahim YILDIRIM - 15 Eylül 2017, 16:32:40
Bilgiler çok önem arzetmekte elinize sağlık
Bu tür kuşları iyi bilirim insandan ürkmüyor insanın tüfek sıkası gelmiyor yada 10 mt ilerde koşuyor havalanmıyor elime yem alıp çağırsam heralde gelip yemlenecek
Her zaman belirttiğim bir konu var eğer avcılık sürdürülecek ise MERA hayvanlarımız keklik ve tavşanın kökünün kurutulmaması gerekiyor Meraların zorlanmaması gerekiyor yuvada yatan anaç keklik ve tavşanların yuvasında vurulmaması gerekiyor , 50 kişilik grup sırf devlet limit vermiş diyerek 50 tavşan 100 keklik vurduğu sürece kısa süreler içinde meralarda yerli hayvan kalmayacak. Yada 10 yıla kalmaz evcil hayvan kovalıyacağız .
Diğer yabani göç kuşlarını pek fazla önemsemiyorum en önemli av hayvanlarımız sadece keklik ve tavşan kaldı 10 yılda geldiğimiz durum bellidir bizim meralarımızın popülasyonuda bellidir fazla zorlamayı kaldıramaz bir çok grup kendi merasındaki av hayvanı bittiği için diğer illere gidiyor sebebi ise kendileri veya başka kişiler tarafından bölgenin zorlanmasıdır limit avcılığının yapılmasıdır.  Bazı çevreler zirai ilaçtan bahsediyor kekliğin yabanisi ne katı nede sulu hiçbir ilaçlı mahsule ibik atmıyor.Kanat kırık kekliğin önüne nitrat ve daha değişik karışımlı maddeler içinde buhday mısır gibi yemler atıldı hayvan yanından geçmiyor. Yaprak gübresi yoncanın üzerine sıkıldı hayvan ibikleyip bırakıyor diğer temiz yoncayı yiyor.   Kekliğin üremesi çok mühim bir olay eğer merada anaç keklik yabani keklik var ise üreyip çoğalıyor o bölgeye bırakılan bütün evcil keklikler oralarda vuruluyor yada yabani hayvanlara yem oluyor .
Ayrıca vurulan avları tüketen bir milletiz bu hayvanlar antibiyotik veya aşı gibi kimyevi maddeler taşırsa veya suluklardan içerse gevur milletinden farkımız kalmaz bütün kuşlar çöpe atılır.
Evimde hem köy tavuğu hem ziraat tavuğu var
Köy tavuğu hersene gurk oluyor 10 yumurta koruz 9-10 civciv kesin çıkarıyor
Ziraat tavuğu bu olayı zor beceriyor bazen gurk oluyor  2- 3 tane civciv anca verir bazen 1 adet
Kısaca hiç bir evcil hayvan yabani ırkın yerini tutmuyor
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Engin MAKAS - 15 Eylül 2017, 16:42:07
Ben bu görüşe karşıyım.
Bizler harcımızı yatırıyoruz. Yatırdığımız harç ve vergilerle, keklik sülün yetiştirme uygulamasında elde edilen keklikleri, sülünleri salacaklar, bizlerde avlaklarda vuracağız. Paralı sistemlere geçerken bizlere bunları anlatmışlardı. Yani kendi yetiştirdiğimiz kuşları avlayacaktık, kalan kuşlarda doğaya katkı sağlayacaktı. Para işi tamam. ( yıllardır yatırıyoruz ). Yetiştirme işi ilerliyor ( medyadan takip ediyoruz ). İş kekliği salmaya gelince ( BOŞA KÜREK ÇEKİLİYOR, İŞE YARAMIYOR ). Arkadaşlar bırakın salsınlar, 1000 kuştan, beş çift kalsa da, hiç yoktan iyidir. O kadar üretim tesisi yapıldı. keklik üretiliyor. Bunlar resmi avcılık sisteminin meyveleridir. Salmayıp ne yapsınlar ? Yurt dışına ihraçmı yapsınlar?   
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Rıza BOZOKLU - 15 Eylül 2017, 17:17:30
Salmasına  salsınlar da  salınanlar  doğada  barınamıyor. Üreyip çoğalamıyor.
Doğaya salımlarla Tilki, çakal, sansar  v.s gibi hayvanlara  ziyafet  çekiliyor.
Hayvan saklanmasını bilemiyor. 
Burada(İnebolu'da)  adam yolda   giderken  sülün görüyor  sülün uçmuyor,saklanmıyor.
Havalanma veya  saklanma güdüsüne sahil değil gibi.Buralara  yanlış hatırlamıyorsam 500 civarında  salmışlardı.
Şimdi  arasanız  1 tane  keklik veya  sülün  bulmanız  adeta  imkansız gibi.
En azında  3-5 çifti üreseydi  sonradan gelen  yavrular  doğaya  tam adapte  olabilirdi.
Onlarda  çiftleşip çoğalınca sağda solda  tek tük de  olsa  mutlaka  görenler olurdu.
Şu an ortalıkta  ne keklik ne sülün  hiçbiri  görünmüyor.
Başlık: Ynt: keklik ve sülün üretimi doğaya salınması ve BOŞA KÜREK ÇEKİLMESİ
Gönderen: Şükrü TEKELİ - 15 Eylül 2017, 18:05:10
Bence mevcut yabani kekliğe fırsat verilmeli.
Etrafı çevrili 4 dönum arazi. İcersine kayalar döşenmis. Mobese ile takip edilen güneş enerjisi ile kışın don kar olsa bile 25 derecede ısıtılmiş su olan. Yem kovaları sadece kekliğin uzanabileceği yukseklikde olan kinsenin giremedigi KEKLIK KALE leri yapılabilir.
Çakal tilki yılan gibi düşmanlarının giremiyeceği haftada bir yem ve su takviyesinden başka bakım istemeyen kapalı alanlar. İceriye kurulan kayalarla yırtıcı kuşlardan korunabilen. Aşırı kar yağışında bile su ve yem bulabileceği serbest barinaklar yapılabilir. Saygılarımla