TURKIYE AVCILARI VE ATICILARI FORUMU

GRUPLARA DAHiL OLMAYAN BÖLÜMLER => AVCILAR KIRAATHANESİ => Konuyu başlatan: Oğuz BABAÇOĞLU - 18 Haziran 2012, 00:54:45

Başlık: LİNDA MİLLİ OLDU! - ANILARIM 11
Gönderen: Oğuz BABAÇOĞLU - 18 Haziran 2012, 00:54:45
1991 kışı, aylardan aralık. Afyon’a ve çeşitli yerlere yazdan beri götürdüğümüz yeni eniğimiz Linda, önünde pek çok kuş vurmamıza rağmen hala ava başlamamıştı.

(http://img209.imageshack.us/img209/4844/lnda3aylk.jpg)
(Linda 3 aylıkken)

Hava çok soğuktu. Meteorolojiden özellikle Marmara’dan  kar haberleri gelince lökeşeye gidelim dedik ama köpek zaten iş yapmıyor. Lökeşe olsa ne olacak? Kaldırabilecek miyiz?... diye düşününce rotamız yine bıldırcına döndü.
       Suat Ağabey’e “Gel sen beni dinle, Tekkeköy’e gidelim orada hem bıldırcın var hem lökeşe de tutuyor. Belki denk gelir.” Herkes lökeşeye dağa gidiyor, bizim köpek iş yapmadığı için boynumuz bükük bıldırcına gidiyoruz…
       Tabi hava soğuk olunca Suat Ağabey’in ev telefonu deli gibi çalmaya başlamış.Önce Egsozcu Engin Ağabey, sonra da Suat Ağabey’in komşusu Kubilay Ağabey aramış ava gidelim mi, diye. Suat Ağabey de “Gelin.” deyince onlar da bize dahil oldular. Engin Ağabey’i tanıyorum ama Kubilay Ağabey’le ilk kez karşılaşıyoruz. İşin kötüsü ikisinde de köpek yok. Üstüne üstlük Engin Ağabey’de  tüfek de yok. Ona bizim emektar 16 tek kırmayı ayarladık. Her zaman yaptığımız gibi sabah telaş olmasın diye o gece teyzemlerde kalmak üzere eve geldim.Suat Ağabeye dedim ki “Hani sadece ikimiz gidecektik?” Aramızda hep söylediğimiz laftı bu. Çünkü kafalar acayip uyuşuyor. İkimiz gidince acayip av oluyordu. “Boş ver Hoca, arabayı itecek adam lazım.” dedi.
    - Hayırdır, dedim. Aküsü mü bitik arabanın?
    - Daha kötü!
    - Allah Allah ne oldu ki?
    - Arabanın marş motoru yok!
    - Neee…!
    - Bir haftadır arızalı, böyle idare ediyoruz. Aslında elektrikçiye verdik, adam yapmış; ama para yok, alamadık…!
    - Abim sen kafayı mı yedin. Marş motorsuz gezilir mi? Araba stop etse ne olacak?
    -  İteriz be yav. Ne olacak? Sen de amma abarttın… Takma kafanı bir şey olmaz.
       Arabayı akşamdan yokuş aşağı park etmiş. Düz kontakla çalıştırıp sabah erkenden yola düzüldük.       
       Tekkeköy’e gidiyoruz. Saat dokuz buçuk falan. Biliyoruz ki hava soğuk olunca o pamuklar çok güzel lökeşe tutuyor.Bıldırcın var zaten. Hava açık ama baya buz tutmuş her yer.
       Engin Ağabey dedi ki  “Yolun solundaki köyü geçelim bir yer var orası güzeldir, illa ki o yere gidelim.” Eh dedik senin eşeğin kancık olsun; bir bakalım, sonra gideriz öteki yere…
       Girdik köy yoluna, uzun bir su birikintisi var, buz tutmuş. İçine biraz hızlı girince ve de su sıçrayınca araba stop etti ve suyun içinde öylece kaldık. İtelim dedik iyice çamura saplandı, çıkmıyor. Ne yapacağız? Herkes bu tip sorunları çözmede üstat Mc Gyver Suat Ağabey’e döndü. Seninki her zaman olduğu gibi bir sigara yaktı. Köyden davul sesi geliyor, o sesi işaret ederek “İlla ki bir traktör gelecek bekleyelim.” dedi. Cigara biter bitmez. Arabanın kaputunu açıp distürbitörü güzelce kurulayıp temizledi. Kaputu kapattı.
         40-45 dakika sonra bir de baktık, bir traktör geliyor. Düğün evine sandalye getiriyor.Kasanın yarısı sandalye dolu. Tabi araba yolun ortasında kalınca traktör geçemedi, mecburen durdu. “Ağabey!” dedik, “Yardım et falan…”
         Hemen traktörün kasasına baktık ip ,zincir, halat bir şey var mı diye. Yok! İşin kötüsü bizde de yok! Ama bir tane araba dış lastiği var. Suat Ağabey onu aldı, telle bizim arka tampona bağladı. Traktörcüye  “Ağabey şimdi sen arabayı arkadan it.” dedi. Traktörcü “ E araba ezilir, büzülür.”dedi. “Bir şey olmaz arada lastik var, sen it.” dedi. Traktörün kasasında da bir adam var sandalyede oturuyor. Ağabey dedik bak sen sandalyede oturma , kasa sarsılır düşersin. Yerinden bile kıpırdamadı, salak salak bakıyor yüzümüze.
          Neyse traktör arkadan itince bizim araba çamurdan çıktı. Ama Suat Ağabey’in amacı sadece çamurdan çıkmak değil, arabayı çalıştırmak. Fakat lastikler çamur olunca kaydırıyor, araba bir türlü düz kontak tutmuyor. 20- 30 metre gitti. Araba bir öksürdü, çalıştı ama o sarsıntıyla kasadaki adam bir takla attı, adamın ayaklarını havada gördük.  Kasanın içine düştü. Traktörcü bunu görmüyor.  :) :) :) Suat Ağabey hızla elindeki penseyle telleri keserek lastiği çıkarıp traktörün kasasına attı. Ancak biz arkadaki adama gülmekten yıkılıyoruz. Teşekkür edip tam bindik gideceğiz, arkadaki ayağa kalktı. Kafasının arkasını tutuyor. Güldüğümüzü görünce bize bir küfür… Bastık gittik ama adamın ayakları havadaykenki pozisyonu aklımıza geldikçe katıla katıla gülüyoruz.
      Girdik bir pamuk tarlasına. Sağdaki sete yakın gidiyorum. Linda önüme geldi. Koku yapmaya başladı.Köpeğin ilk kuşu,dikkatli atmam gerek, diye aklımdan geçiriyorum. Sol çapraza doğru gitti. Ters bir soru işareti çizip yanıma gelecekti ki Papapapap! Bir lökeşe fırladı. TAK! Tek sıkıda aşağı indirdim. Linda aldı geldi.
(http://img208.imageshack.us/img208/8889/dscf5546z.jpg)
Ekrem GÜNGÖRMEZ’e bu fotoyu gönderdiği için binlerce teşekkür…

Sevdim sevdim. Köpek başladı çatır çatır aramaya. Gez babam gez, ilaç niyetine bir tane kuş yok. Dedim ki “Suat Ağabey burada bir .ok yok. Oyalanmayalım, Tekkeköy’e gidelim.”
       Arabayı iterek çalıştırdık. Doğru Tekkeköy’e. Arabayı meyil aşağı bir yere bırakarak girdik tarlaya.Suat ve Kubilay Ağabeyler soldaki seti sağlı sollu arıyorlar. Linda orda bir çakıldı fermaya. Ben bağırıyorum “Aman dikkatli atın, mutlaka vurun!” Sağlı sollu geçtiler. Frink! Bir kalktı bıldırcın, ardından DAN, DAN, DAN,DAN! dört sıkı , karavana… “Yuh! Allah cevizinizi vermesin! Dikkatli atsanıza.”
        Takip ettim ilerideki bir tarlanın köşesine kondu. “Gidin, iyi arayın orayı.” Aradılar ama bir numara yok.Sonra vardım yanlarına. Bir diken tarlası.. Ana! Kuşu bulamamışlar, setin kenarına oturmuşlar sigara tüttürüyorlar! “Bulamadık, yürüdü herhalde.” dediler. “Olur mu ya, buraya kondu bu meret. Gel kızım buraya. Hani? Hani benim kızıma?” Linda başladı aramaya. Sonra da kuyruk sallamaya. Suat ağabeylerin 5 metre önünde kalın bir diken traktörle ezilmiş. Linda onun altına doğru bir çakıldı fermaya. Bas kızım ! Frink, TUM! Kuş aşağıda. Al gel kızım. Sev babam sev…
          Köpek kabak çiçeği gibi açıldı, başladı usta köpek gibi av yapmaya. Suat Ağabey’le benim arama çakıldı kerata. Papapap bir lökeşe Dan Dan! İki sıkı, kuş nakavt! Kuşu aldı geldi Linda, bir de Engin Ağabey’ önüne çakıldı. Tek kırmayla tek kuşunu vurdu. Onu alıp geldi. Aynı yerde Suat Ağabey’in önünde tekrar fermada köpek. “Yok artık!” dedik “Bu eski kokudur.” Suat Ağabey gitti başına “Bas!” Bir lökeşe daha. Dan! Attı, vurdu. O yerde 3 lökeşe varmış. Derken bıldırcınlar başladı. Ama misafirlerin kısmetsizliği midir nedir? Hep Suat Ağabey ve ben vuruyoruz bıldırcınları, diğerleri nal topluyor. Ancak Kubilay Ağabey bir şey vuramayınca azıcık bozuldu. Av bitti, çoğu fermada olmak üzere 4 lökeşe, 8 bıldırcın vurduk.

(http://img715.imageshack.us/img715/884/resim1709.jpg)2009 yılı avına ait bu fotoyu bana gönderdiği için Ekrem GÜNGÖRMEZ’e teşekkürler…

         Suat Ağabey’le kuşları herkese 1 lökeşe 2 bıldırcın düşecek şekilde bölüştürdük.Ancak Kubilay Ağabey bilinmeyen bir nedenle şokta… “Siz nasıl insanlarsınız?” deyiverdi. Dedik “Hayırdır?” “Ben İzmir’in çeşitli kulüpleriyle yıllarca ava gittim. Kimse kimseye bırak av vermeyi, günahını bile vermez.” Biz güldük… Suat Ağabey de dedi ki “Av terbiyesini kulüpten, büyüklerinden alamamışlar da ondan; ama bizim hocalarımız (Amcam, babam) bambaşkadır. O yüzden biz torbaya değil, dostluğa bakarız. Bizde böyle kardeşim…” dedi.
      Anlayana bir söz yetişir.
      Dedem Korkut geldi. Boy boyladı. Soy soyladı. Günün anlam ve önemini belirten şu maniyi düzdü.
                    Bunun adına avcılık derler
                    Et için gidersen torbacılık derler.
                    Bizde av terbiyesi almayana
                    Ne yapsan kar etmez derler…
Bu avdan sonra Çandarlı, ağırlıklı av meramız haline geldi. Kayaların arasına giren çelgin keklikle yaşadığım kovalamaca unutulacak cinsten değildi. Eline tüfek almadın mı? Karşına bir sürü av hayvanı çıkıp nispet yapar ya. Ben de bunlardan birini yaşadıım Onu da anlatırız.

Ancak o başka bir hikaye.

     Şimdilik SON

    Ancak,  DEVAM EDECEK… ;)
Başlık: Ynt: LİNDA MİLLİ OLDU! - ANILARIM 11
Gönderen: Serhat SERİN - 18 Haziran 2012, 01:13:12
Süper anlatım..Her zaman olduğu gibi keyifle okudum..
Başlık: Ynt: LİNDA MİLLİ OLDU! - ANILARIM 11
Gönderen: gülnar - 18 Haziran 2012, 09:31:59
Vallaha ne diyeyim hemserim çok begendim rastgele..
Başlık: Ynt: LİNDA MİLLİ OLDU! - ANILARIM 11
Gönderen: Zafer YOLDAŞ - 18 Haziran 2012, 10:07:26
zevkle bitmesin diye okudum, çabuk bitti.... paylaşımların için teşekkürler...   
Başlık: Ynt: LİNDA MİLLİ OLDU! - ANILARIM 11
Gönderen: Taşkın GESİLİ - 18 Haziran 2012, 10:18:30

Yine bir solukta okudğum güzel bir av hikayesi, teşekkürler... Ayrıca bizim ekiptede , av ne olursa olsun kimse evine avsız gitmez ve en çok av vuran kişi veya kişiler mutlaka sıfır çeken zaten içi kan ağlayan arkadaşımıza teselli olarak avından 1 yada 2 tane verir... Benim duam herzaman için Allahın beni alanlardan değil verenlerden eylemesi içindir.....;)

Devamını bekliyoruz.....:)
Başlık: Ynt: LİNDA MİLLİ OLDU! - ANILARIM 11
Gönderen: Bülent PEKPAK - 18 Haziran 2012, 11:38:33
Çok güzel anlatım severek okudum .Allah herdaim avlarınızı daim etsin.paylaşımlara devam
Başlık: Ynt: LİNDA MİLLİ OLDU! - ANILARIM 11
Gönderen: Rüştü PEHLİVAN - 18 Haziran 2012, 12:20:32
Çok güzel anlatım devamını bekliyoruz ellerinize sağlık
Başlık: Ynt: LİNDA MİLLİ OLDU! - ANILARIM 11
Gönderen: Oğuz BABAÇOĞLU - 18 Haziran 2012, 17:07:15
Yine bir solukta okudğum güzel bir av hikayesi, teşekkürler... Ayrıca bizim ekiptede , av ne olursa olsun kimse evine avsız gitmez ve en çok av vuran kişi veya kişiler mutlaka sıfır çeken zaten içi kan ağlayan arkadaşımıza teselli olarak avından 1 yada 2 tane verir... Benim duam herzaman için Allahın beni alanlardan değil verenlerden eylemesi içindir.....;)

Devamını bekliyoruz.....:)
Taşkınım valla biz avda ne uyguluyorsak, ki büyüklerimizden öyle öğrendik, bakıyorum sizde de aynı uygulama var. Bu güzelliklerin devam ettiğini duyunca gerçekten çok seviniyorum. Çünkü ben birebir paylaşmanın o güzel tadını hep yaşadım. Herkesin de yaşamasını isterim. Şöyle bir söz vardır vermenin tadı almakta yoktur diye. Gerçekten de öyle ben hep veren tarafta olmak isterim aynı senin gibi ;)
Başlık: Ynt: LİNDA MİLLİ OLDU! - ANILARIM 11
Gönderen: Ramazan HAK - 21 Haziran 2012, 18:23:23
elinize sağlık,teşekürler
Başlık: Ynt: LİNDA MİLLİ OLDU! - ANILARIM 11
Gönderen: Kadri KASAPOĞLU - 21 Haziran 2012, 18:48:35
Süper anlatım..Her zaman olduğu gibi keyifle okudum..
Başlık: Ynt: LİNDA MİLLİ OLDU! - ANILARIM 11
Gönderen: Oğuz BABAÇOĞLU - 23 Haziran 2012, 10:23:20
Tüm arkadaşlara zaman ayırıp hikayemi okudukları için teşekkür ediyorum. Siz okudukça DEVAM EDECEK ;)