TURKIYE AVCILARI VE ATICILARI FORUMU
GRUPLARA DAHiL OLMAYAN BÖLÜMLER => AVCILAR KIRAATHANESİ => Konuyu başlatan: Oğuz BABAÇOĞLU - 26 Mart 2013, 23:15:52
-
Sevgili dostlar sizlerle anıları paylaşıyoruz ama aradan uzun zaman geçtiği için bazen pek çok olayı da istemeden atlayabiliyoruz.Suat Abi’nin, Korkut’un, Hatta Teyzeoğlum Tolga’nın hatırlattığı avlar da var. Onları da es geçmemek gerekir diye düşünüyorum. İşte unuttuğum ve sonradan aklıma gelen bu anıları, zaman zaman geri dönüp anlatmaya çalışacağım sizlere.
Lakin, bu gün anlatacağım olay bir av hikayesi değil maalesef.Uzatmadan gelelim hikayemize…
Amcam, oldum olası hep köpek bakacak bir yeri olmadığından şikayet eder, özellikle bahçeli evi olan ve müsait bir yerinde köpeğine yer yapan av arkadaşlarına imrenerek bakar, “Allah’ım tamam kıskanmıyorum, herkese daha iyisini ver ama ne olur, çürük çarık da olsa bana da bahçeli bir ev nasibeyle.” duasını dilinden eksik etmezdi.
1993 yılı ilkbaharı Amcam bakacak yeri olmadığı için köpeği Astor’u kaportacı bir arkadaşının işyerine bağlamış. Dükkanın arkası arsa, arsanın üstü karayolu, diğer köşesi bir dükkanın duvarı, açık kalan tek tarafını da yüksek bir duvarla kapatmışlar ama yer adeta Nasrettin Hoca’nın türbesi gibi her taraf açık, özellikle yol kenarından gelip geçenler yukarıdan köpekleri rahatlıkla görebiliyor ama kapısı kilitli…
Amcam oraya haftada bir veya iki kez uğrayabiliyor. Köpeklerin bakımını kaportacı arkadaşının çırakları veya kalfaları yapıyor.
Berber de evi değiştirince Berberin köpeği Fındık da oraya yerleştirildi.
Bu arada, aslında hala oğlum olan; ama aradaki 10 yaş farktan dolayı kendisine “Dayı” diye hitap ettiğimiz Nebil Dayım, tedavi olunmaz şekilde ava merak sarmış. Meğer onun içinde avcılık mikrobu çok önceden varmış ama malum işi gücü hala yola koymadan, köpek bakacak yer bulunmadan ava başlayamıyor insan. Karabağlar’da Güner Ticaret’te müdür olarak işe başlamasıyla birlikte işyerinin muazzam arazisi onun için ideal bir yer haline gelmiş. Pordi diye bir köpeğe bakmakta.
Biz Nebil Dayıyı muhabbeti bol, espirili ve neşeli biri olduğu için oldum olası severdik ama av muhabbeti de olunca sıkı fıkılık haliyle daha da arttı.
Cumartesi günleri bazen onun yanına gidiyorum. Çay içiyoruz.
Öyle espirili ki , (Hala öyledir.) O gün de gittim yanına sabah sabah “Günaydın!” deyip girdim büroya. Dayımın bana verdiği cevap: “Günaydın, Demirbank hayırlı günler diler…” :) :) :) Ben koptum tabi... :) :) :)
Bilenler bilir, o zamanın meşhur bir banka reklamı bu. Yıllarca sabah, öğle, akşam. TRT radyolarında otomatiğe bağlamışlar, hep aynı reklam… Söylenen sözler aynen şunlar:“Bugün 28.12. 1993 Demirbank iyi günler diler…! Demirbank, Demirbank…!” Yıllarca 365 gün her Allah’ın günü tek kelime değişmeksizin aynı reklam… :) :) :)
(http://img845.imageshack.us/img845/3838/b3oi29.jpg)
(Dayım Nebil ÖZKÖKSAL Çandarlı 2011)
Oturduk çay içiyoruz. Yaptığımız avlardan söz ediyoruz. Muhabbet arasında amcamın köpeklerine kene sardığından söz etti. Hele Astor’u öylesine sarmış ki kulakları o küçük boncuk boncuk olan kenelerden salkım salkım olmuş. Bakmamışlar vicdansızlar. Köpek halsiz kalmış. Amcamla Dayım köpek ölmesin diye veterinere götürüp serum taktırmışlar. İğneler vurdurmuşlar. Tabi biraz da panikle bir kutu kene tozunu olduğu gibi köpeğin üstüne boca etmişler… “Birazdan gidip bakalım, acaba hayvan öldü mü kaldı mı?” dedi. Yanına da dolaptan iğneler aldı.
Amcam da büyük ihtimal şehir dışında o sırada. Telefonda yanınızda kıyma götürün diye tembih etti. “Verirseniz hayvanın gücünü toparlamasına yardımcı olur.” demiş. Dayım da haşlamış onu bir güzel. Öyle güzel kokuyor ki benim yiyesim geliyor. :) :) :)
Uzatmayalım vardık Astor’un yanına kapıda bizi Fındık karşıladı Astor yok. Bir baktık kulübesinin az ilerisinde, güneşin altında iki s....en yere uzanmış yatıyor. Her tarafı dökülen kenelerden ötürü yara bere içinde. Bizim geldiğimizi görüyor ama öyle takatsiz ki yerden kafasını bile kaldıramıyor. Dayım hemen kadınlara doğumdan sonra vurulan bir kan iğnesi var, onu vurdu. Köpek iğneyi yedi, gık diyecek hali yok…
Dayım dedi ki “Tozu da fazla sürdük hayvana zehirlenmiş de olabilir.İğneyi yaptık gerçi inşallah toparlar; ama bu haliyle akşama çıkar mı bilmem.” dedi. Anlaşılan o ki köpek ölüyordu. Dayıma “Buna bir şeyler yedirmemiz lazım dayı” dedim. “Köpek kafasını kaldıramıyor be oğlum, nasıl yemek yiyecek?”
İnsan, Suat Abi gibi birinin yanında çok kalınca çare düşünmeyi öğreniyor. Bir yolu olmalıydı…
Aklıma babamın köpeklere şurup içirirken yaptığı hareket geldi. Köpeği yatırıp sol eliyle dudağının bir yanını dökülmesin diye sıkıca kavrıyor. Öteki yanağını parmaklarıyla açıp şurubu boca ediyordu. Sonra köpeğin kafasını kaldırıp “lık lık!” diye yutkunmasını bekliyordu. Dur,dedim ben gidip bir süt alayım. Bakkaldan bir kilo süt alıp geldim. Hayvanın kafasını ben tuttum, Dayıma köpeğin yanağını açtığım yerden dökmesini istedim. Önce biraz fazla geldi, köpek öksürdü. Sonra sütü döktük “Lık,lık” sesini işitince ikimiz de çocuklar gibi sevindik. İçirmeye devam ettik. Yarım saate yakın uğraşıp o sütü yudum yudum köpeğe içirdik. Zaten kurzhaar köpeğin iştahına kurban olayım, bir şişe sütten çok az bir şey kaldı. Dayıma dedim ki “Bu kefeni yırttı dayı, yiyen içen köpekten korkma, havada karada buna ölüm yok.”
Köpeği gölgelik bir yere çektik. Baktık her taraf hayvan pisliği elimize süpürgeleri alıp biraz temizlik yaptık. Toparlandık, tam gideceğiz. Astor kapıyı açtığımız görünce yuvasının önünde kafasını kaldırıp doğruldu ama ayağa kalkamadı. Bir hamle yaptı, yok. İkinci hamleyi yaptı yok. Üçüncü hamlede ayağa kalktı. Ne var ki sallanıyor düşecek. Yine de kuyruğunu sallıyor. Hani köpekler çok sevinince yaparlar ya. Bize öyle bir minnet ifadesiyle baktı ki. “Sağ olun beni siz kurtardınız.” demeye dili yok zavallının ama beden diliyle her haliyle bize teşekkür ediyor. O teşekkür kalkışıyla selamladı bizi. Ayakta sallanıyor, düşecek!
Koştuk, düşmesin diye tekrar yere yatırdık. Bol bol sevdik… Dayım “İki iğneyi bünyesi kaldırmaz diye vurmamıştım. Dur şuna bir de vitamin iğnesi yapayım.” dedi. Yaptı iğneyi…
Fındık’ı bağlayıp kıymanın hepsini Astor’un tasına boca ettik. Dayımla ikimiz, güzel bir iş yapmanın saadetiyle oradan ayrıldık.
Yarını Suat Abiyle beraber gidip baktık hayvana. Tastaki kıymayı yemiş. Kefeni yırtmış, sevinçle yanımıza geldi. Üstüme atlayacak ama hali yok. Bacaklarıma kafasını bir sürtmesi var, o sevgi gösterisini yaşamak lazım.
Dedem Korkut geldi boy boyladı soy soyladı. Yaradan Mevla’nın yüzü suyu hürmetine şu maniyi düzdü.
Av hayvanı yakında gerek
Köpek ister hep sevilmek
Biz çok umursamayız ama
Hayvan da taşır bir yürek
Bu olaydan sonra Nebil Dayım uzun süredir kafasında yapmayı planladığı köpek için büyük bir kafes projesine hız verdi. Kısa zamanda kafesi bitirip Astor’u oradan kurtarıp yanına aldı… İşte o mekanda Fındık ve Astor’un eşleşmesinden Korkut’un veletleri Tango ve Cash dünyaya geldi…
(http://img11.imageshack.us/img11/6876/astorveamcam.jpg)
(Amcam Güngör BABAÇOĞLU ve Kurzhaar’ı Astor’la birlikte)
Aralık sonunda tarlaların sürülmesi ve bıldırcın avlarının zayıflamasıyla birlikte eski sevdamız ördek avı içimizi gıdıklamaya başlamıştı. Suat Abi işlerini hala yola koymuştu. Bir yerlerden paraları geldi, o sıra rahatladı. Karşıyaka’daki arkadaşlarından yabaniden doğma dört tane mühre ördek satın almış. Heyecanla yılbaşı öncesi ava gideceğimiz günü bekliyoruz. Ama hep güzel beklentilerle gidilen avlar pek çok zaman rezalete döner ya. İşte bizim başımıza gelenler de pişmiş tavuğun başına gelmemiştir.
Neler mi geldi? Onu da anlatırız. Ancak o başka bir hikaye…
Bir başka av hikayesinde görüşmek dileğiyle şimdilik, kalın sağlıcakla… ;)
-
Oğuz hocam hafızana hayranım..Olayları en ince ayrıntısına kadar hatırlayabiliyorsun..
Yine çok güzel bir yazı..
Ağzına sağlık..
-
Burak, bu olayı hatırlayabilmek için telefonda 32 dakika kafasını şişirdiğim Nebil Dayım'a çok teşekkür etmeliyim. O olmasa bu hikayeyi zor doğrulturdum... :)
-
“Allah’ım tamam kıskanmıyorum, herkese daha iyisini ver ama ne olur, çürük çarık da olsa bana da bahçeli bir ev nasibeyle.”
amin :)
-
Eline,diline ,kalemine sağlık.Yazılarını zevkle okuyor ve sayende yaşadığımız,unutmaya yüz tutmuş anılarımızı canlandırıyoruz.Aynen devam,rastgele...
-
Eline,diline ,kalemine sağlık.Yazılarını zevkle okuyor ve sayende yaşadığımız,unutmaya yüz tutmuş anılarımızı canlandırıyoruz.Aynen devam,rastgele...
Güven Abi herkesin kendisindne bir şeyler bulması beni çok sevindiriyor aslında. Bir de bu hikayenin kenelerin başladığı döneme de denk gelmesin iyi oldu. Herkes gerekli tedbirleri alırsa, hayvanlar da böyle durumlara düşmez...
-
Teşekkürler hocam ;D
-
Av hayvanı yakında gerek
Köpek ister hep sevilmek
Biz çok umursamayız ama
Hayvan da taşır bir yürek
Demişsin ya gerçektende avcızysan ya köyde yaşayacan, yada hem bahçeli evin hemde 4x4 büyük bir araban olacak..... Yüreğine sağlık.... Selamlar....