Ben yaklaşık 30 yıldır avcılık yapıyorum. Son bikaç yıldır büyük oğlum ve bu yılda ufak oğlum ekibe katıldı. Ailecek avlanıyoruz. Yıllardır avlandığım meralar ve türler hakkında avcı arkadaşlarımla sohbetlerimiz olur, vurduğumuz av karşılaştığımız av hayvanı hava şartları avladığımız avın zayıf veya etinin kilosunun sohbet konusu olduğu çok zamanlar olmuştur. Yıların verdiği bu tecrübeye dayanarak yazıyorum ki ; Bize bizim avcılığımıza ve doğamıza zarar veren tek mercii devletin ta kendisi ve konunun gerçek yüzüne karşı olan ilgisiz tutumudur.
Birkaç örnek vermek gerekir se eğer;
Göller ve sulak alanlar bilinçsizce kurutulmuştur.
Ormanlarımız taş ve maden ocaklarına çevrilmiştir.
Tarımdaki zirai mücadelenin doğaya verdiği zararlar gözardı edilmiş, yada hiç umursanmamıştır.
Peynir ekmek gibi satılan av silahları ne oluyor kimler tarafından nerede kullanılıyor bu tamamen muammadır.
Kaçak avcılık işte bu konu tüm gerçek avcıların kanayan bir yarasıdır ki devletinde kanayan yarası olarak görülmesinin zamanı çoktan geçmiştir.
Evet arkadaşlar işte bu örneklerden sonra AVBİS veya her ne halt çözüm diye getirilirse getirilsin ben ilgili kurumların aslında çözüm peşinde olduklarına avımızı avcımızı doğamızı ve geleceğimizi falan düşündüklerine inanmıyorum. Aklı olan kimse de niyetin bu olduğuna inanmaz . Avrupa uyum yasalarına göre bu konuda da bir adım atılması gerekiyordu ve atılıyor. Bize de piyangodan bu sistem çıktı. Sonucunu ne uygulayan biliyor ve düşünüyor,ne de av camiamız bir araya gelip bir duruş sergileyebiliyor.