"Doğa Ana’’ Anadolu 2011’de de kaybetti!
Soner Oruç
30.12.2011
Mühürlenen HES inşaatları, kurtarılan özgür dereler, ağaçlar ve de kazanılan yaşamlar…
Yaşamı savunanlardan gelen sevindirici haberler…
Anadolu’nun dört bir yanından ‘’Anadoluyu Vermeyeceğiz’’ çığlıklarıyla yollara düşen kervanlar, Nükleer Karşıtı, Termik Santral karşıtı, HES karşıtı onlarca eylem, kurulan direniş kampları, toplanan 100binlerce imza, çekilen fakslar yayınlanan bildiriler…
Yeni keşfedilen bitkiler, kuşlar, kelebekler, sürüngenler ve memeli canlılar…
Anadolumuzun doğal zenginliğini bir kez daha ortaya koyan ve korunmasını vurgulayan onlarca yeni bilimsel çalışma, kitaplar ve doğa koruma projeleri…
Evet, 2011’de Anadolumuz ve Doğa Anamız, işte bunlarla birkez daha mucizelerini ortaya koydu, her zaman olduğu gibi üzerine methiyeler düzüldü ve onu canla başla savunan kahramanların gerçek halk mücadelelerine, zaferlerine tanıklık etti.
Fakat gelin görün ki, 2011’de de Anadolu yine ödüllendirilmedi aksine ondan hep daha fazlası istendi, daha fazla su, daha fazla hava ve daha fazla toprak vaad edildi. ‘’Su boşa akıyor’’ dendi, yüzlerce can damarına, derelerine kelepçe takıldı, daha binlercesi için planlar yapıldı.‘’Senin altın üstünden daha zengindir Anadolu’’ dendi, dağları tıraşlandı,vücudundan parçalar kopartıldı. ‘’Yerimiz dar Anadolu’’ dendi yeni villalar, oteller, alışveriş merkezleri için ormanları satıldı.
Kısacası 2011’de de biz insanoğlu olarak yine kendimizi ödüllendirmenin ‘’vermeden almanın’’peşindeydik.
"Doğa Ana’’ Anadolu 2011’de de kaybetti!
İşte 2011’de Anadolu’nun kaybettikleri:
Doğayı Yok Etmede Avrupa Birinicisi Olduk!
Dünya Kuşları Koruma Birliği'nin son raporuna göre Türkiye kuş türlerini ve doğal yaşam alanlarını Avrupa'da en hızlı kaybeden ülke oldu. Bilimsel çalışmalara göre kuş türlerinin yok olmasının ana nedeni de Hidroelektrik Santraller (HES) ve barajlar. Kaybolan türlerin başında turnalar geliyor.
Rapora göre geçtiğimiz 10 yıl içinde doğal yaşam alanlarının kaybolması nedeniyle Türkiye'deki 319 kuş türünün en az yüzde 55'i ciddi oranda azaldı. Kuşların yok oluş hızında Türkiye’yi, yüzde 46,4'lük bir oranla AB üyesi İsveç takip ediyor. Kuşların en iyi korunduğu ülke ise İngiltere. İngiltere'de son on yılda kuştürlerinin yüzde 37,6'sının nüfusu arttı.
Türkiye bu anlaşmayı hak etmiyor!
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’de Sinop’ta kurulması planlanan santral için Türkiye-Japonya arasında nükleer santral kurulmasına ilişkin işbirliği mutabakatı imzalandığını açıkladı.
Üçüncü nükleer santral İğneada’ya
Akkuyu ve Sinop'un ardından üçüncü nükleer santral için Trakya'da İğneada öne çıkıyor. Mersin Akkuyu'ya yapılacak olan Türkiye'nin ilk nükleer santrali için Rusya ile anlaşma sağlayan Türkiye, halen Sinop'a yapılacak olan ikinci nükleer santral için müzakerelere devam ediyor.
Dünya nükleeri, Türkiye nükleer karşıtlarını yargılıyor
Almanya'da ve Finlandiya'da on binlerce kişi nükleer karşıtı gösteriler düzenler ve hükümetler nükleer planlarını sorgularken, Türkiye'de nükleer santral kurulmasını istemeyen 58 eylemci yargılanmasına devam ediliyor.Toplumsal sorumluluk ve anayasal hakları doğrultusunda hareket eden eylemcilerin 6 aydan, 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılanması nedeniyle, eylemcilerin haksız mağduriyeti devam ediyor. Greenpeace en kısa zamanda bu haksız durumun sonlandırılmasını istiyor.
Nükleer ve 3. köprü ÇED'den muaf
Nükleer santrallar, 3. köprü, Gebze-İzmir otobanı, Ilısu Barajı gibi dev projelere Çevresel Etki Değerlendirmesi muafiyeti getirildi. 15 nisan 2011’de Resmi Gazete’de Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’ndeki, ÇED muafiyetini kapsayan Geçici 3. Madde’yle ilgili bir değişiklik yayımlandı. Buna göre 3. köprü, Gebze-İzmir otoban yolu, Sinop ve Akkuyu nükleer santraları,Hasankeyf gibi uygulamalara ÇED muafiyeti yeniden getirildi.
Tabiatıve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı Çevre Komisyonunda Kabul Edildi
Tartışmalı Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı TBMM'de yapılan komisyon toplantısıyla, Çevre Komisyonu'nda görüşülerek 16 Mart’ta kabul edildi. Ancak 2003 yılından beri üzerinde çalışılan kanun tasarısı hakkında tartışmalar bitmedi.Yasayla birlikte, “doğal sit” statüsü ortadan kaldırılırken, hâlihazırda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yetkisinde olan 1261 adet doğal sit alanı Çevre ve Orman Bakanlığı’nın yetkisine devredildi. Ancak, bu 1261 doğal sit alanının yeniden değerlendirilerek, hangi yeni statüye kavuşturulacağı veya koruma dışıbırakılacağı ile ilgili süreç endişe vericidir.
Korunan Alanlar HES İnşaatlarına Açılıyor
Hükumet, tüm yurtta büyük tepki gören Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu’yla yapamadığını, alelacele meclisten geçirdiği Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanunu’nda küçük bir değişiklikle yaptı.Böylece, koruma statüsü sayesinde HES'lerden bugüne kadar korunmuş tüm alanların koruma kalkanı ortadankaldırılmışoldu.
6094 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanunu’nda yapılan son değişiklik; Milli Park ,Tabiat Parkı, Tabiat Anıtı ile Tabiatı Koruma Alanları’nda, Muhafaza Ormanları’nda, Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları’nda, Özel Çevre Koruma Bölgeleri’nde ve Doğal SİT Alanları’nda Hidroelektrik Santrali (HES) inşaatlarıyapılmasınınyolunuaçıyor.
Partiler Çevre Sorunlarına Duyarsız
Siyasi partilerin 150-200 sayfayı bulan seçim beyannamelerinde ekonomiden sağlığa, eğitimden dış politikaya kadar pek çok konuda ayrıntılı görüşlerine yer verilmiş. Dikkat çeken konu, çevre-doğa sorunlarına daha önceki dönemlere göre çok daha fazla ağırlık verilmiş olması. Değişmeyen şeyse partilerin genel anlamda konuya yaklaşımlarının yüzeysel çevrecilikten öteye geçememesi, sorunları insan odaklı çözmeye yoğunlaşması ve doğaya insanları beslemesi, zenginleştirmesi gereken ‘kaynak’ olarak bakmaktan öteye gidememesi.
Gösteri Değil İşkence Merkezleri
Okyanusların özgür canlıları ve deniz ekosisteminin ayrılmaz parçaları yunuslar, son yıllarda moda olan “Yunus Gösteri Merkezleri”nde işkence çekerek ölüyorlar. Türkiye’de 11 yunus gösteri merkezi var ancak bu merkezler ve yunusların esaret altında tutulmalarına ilişkin standartları içeren bir mevzuat yok. Yunusların sağlıksız ve doğalarına tamamen aykırı şekilde küçücük havuzlarda bakılması, sağlıksız beslenmesi, canlı yunus yakalatılması ve ithali başta etik kurallara sonra da hukuka aykırı olmasına rağmen gösteri merkezleri varlıklarına devam edebiliyorlar.
10 Bin HES Daha Geliyor
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu, düzenledikleri basın toplantısı ile 'Doğu Karadeniz Bölgesi HES Teknik Gezisi Raporu'nu açıkladı. Çin malı teknolojinin kullanıldığı HES furyasında Türkiye'nin orta vadede HES çöplüğüne döneceği uyarısı yapılırken, yeni yayımlanan 'lisanssız elektrik üretimi'ne ilişkin yönetmeliğin ardından 10 bin HES'in daha planlanacağı belirtildi.
Soğuksu Milli Parkı’na 'soğuk duş'
ODTÜ Kuş Gözlem Topluluğu, Kızılcahamam'daki Soğuksu Milli Parkı'na yaptığı arazi çalışmasında, park sınırları içerisinde özel bir otelin inşaat çalışmasının başladığını tespit etti. "Orta Anadolu’nun son bakir ormanları olan ve içlerinde nesli tehlikedeki ve dünyadaki son sığınakları burası olan 'kara akbabaların' da bulunduğu, yüzlerce tür bitkinin, kelebeğin ve onlarca memeli canlının yaşam alanı" şimdi bir de otel inşaatı tarafından tehdit ediliyor.
Memeliler Risk Altında
Memeli hayvanların yüzde 25'i yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye'de ise her altı memeli türünden birinin nesli tehlike altında.
Yakın zamana kadar ılıman kuşaktaki en zengin yırtıcı çeşitliliğine sahip olan Anadolu 20. yüzyılın başlarından itibaren bu zenginliğini kaybetmekte. Türkiye’de nesli tükenen memeli türler arasında aslan, çita, kaplan gibi büyük yırtıcılar yer alıyor. Buna rağmen çok zengin bir ülke olan Türkiye’de hâlâ kurt, bozayı, çizgili sırtlan, karakulak ve Anadolu leoparı gibi türler varlıklarını zorlukla sürdürürken Anadolu coğrafyası nice keşfe gebe.
Doğanın geleceği KHK’lara bırakıldı
8 Haziran 2011 günü Çevre ve Orman Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı kaldırıldı ve bunların yerine Çevre Orman ve Şehircilik Bakanlığı adlı bir Bakanlık kuruldu. 4 Temmuz 2011 tarihinde ise bu Bakanlık ikiye bölündü. Bu değişikliğin amacınıanlaşılamadı. Çünkü yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi KHK’lar (Kanun Hükmünde Kararnameler ), yasaların kabul edilmesi süreçlerinden geçmiyor ve gerekçe yazılması zorunluluğu da yok.
2 Aralık 2011’de 657 sayılı KHK ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın görev ve yetkileri bir kez daha değiştirildi.Bu KHK ile Daire Başkanı, Yardımcısı, Bölge Müdürü ve Yardımcısıünvanlı kadrolarda görev yapanların görevleri sona erdirildi ve müşavir ya da uzman kadrolarına atanmaları öngörüldü. Getirilen bir geçici madde ile ise ihtiyaç fazlası olarak tespit edilen personelin Bakan takdiriyle kadrolarıyla birlikte Bakanlığın taşra birimlerine atanabilmelerine olanak tanındı.
'Anadolu'yu Vermeyoz' davası başlıyor
'Anadolu'yu Vermeyeceğiz' sloganıyla, çevre tahribatının engellenmesi ve doğaya zarar veren uygulamaların durdurulması için Türkiye'nin çeşitli noktalarından Ankara'ya yürüyen 23 kişi hakkında açılan dava 28 Aralık 2011’de başlıyor."Anadolu'yu Vermeyeceğiz" davası yarın Ankara’da başlıyor. Geçtiğimiz Nisan ayında Türkiye’nin on bir farklı noktasından "Anadolu’yu Vermeyeceğiz" sloganıyla, doğaya ve yaşama zarar veren tüm yatırımların durdurulması için Ankara’ya yürüyen Büyük Anadolu Yürüyüşü grubu, Haziran ayında Ankara Kurtuluş Parkı’nda oturma eylemi başlatmıştı.Eylemcilerden 13’ü gece saat 02.00 sularında gözaltına alınmış ve birkaç ay sonra 23 eylemci hakkında dava açılmıştı.
Kaynaklar:
www.ntvmsnbc.com/ www.trakus.org/kods_bird/uye/?fsx=@ www.dogadernegi.org/ www.greenpeace.org/turkey/tr/