Birol yazıda sülünlerin kümesten mi, doğadan mı sağlandığı yazmıyor ama onun önemi yok aslında. Tee 1881 de bir yol bulunmuş, çiftliğe salınmış ve 10 sene sonra avı serbest olunca 50 bini avlanmış. Çin'den getirmişler. Bizimkiler de aynını yapsın

İşin gerçeği bu başarının içinde onların korunması, yasalara uyulması, muhtemelen yaşadığı ortamın iyileştirilmesi gibi şeyler de olması mümkün. Adamlar hesapsız iş yapmıyor. Boş arazilere yaban hayvanlarının saklanması, yemlenmesi, su ihtiyacının giderilmesi için yıkılmış ağaçları kaldırmıyor, yemlenmeleri için yemişli yabani ot ve bitkiler ekiyor, otları yakmıyor, su gözleri yapıyor vs vs. Yani boş yerler bile başıboş değil. Biz sulak olanı da yok ediyor, çiftçiye veriyoruz. Onu da kontrol etmiyoruz, doğru mu yapıyor diye. Saldım çayıra.. KOntrol etse ya. Yakmayacaksın, nadasa bıratığında şunları ekeceksin, şuraya su gözü yap, ziraatçımdan izinsiz ilaç kullanma... Neyse, detayını bilen biliyordur.
Dahası da var. Amerika'da sülün yokmuş, keklik yokmuş sonradan yerleştirilmiş. Biz de onlardan yabani hindi getirtsek, başka ülkeden başka bir şey, mesela envayi dağ horozu gibi şeyler var. Hadi bunları geçsek, keklikle sülünden ne haber. Devlet orayı burayı avbis mavbis edeceğine boş alanlara bunları yerleştirmeyi denesin. Gökçeada'yı savdılar gitti. Daha ne diyeyim. Hiç değilse federasyonlar bu konuda çalışma yapsa veya devlete baskı yapsa veya devletten yardım alıp bilenlere federasyonlar yaptırsa. Hepimiz de alkışlasak, Avrupa takdir etse...
Uzun oldu inşallah okumak sıkıcı olmaz.